Kategorilenmemiş

Vicdan Ayaklanması

- 42 yaşında KARA bir kadın insanlığa onuru hatırlatıyor. bir kadın hem de siyahi anglosakson kibrini yerle bir ediyor. insanlık- kadın - siyahi - Amerika yeryüzü; siyah bir tende özgürlüğü soluyor. adı: rosa parks; ve annemiz hacer'e ne kadar da benziyor...

YOLCU 62 “NEYİ KAYBETTİĞİNİ HATIRLA”

Bu Sayıda: I ferhat kalender I mustafa köneçoğlu I mustafa karaosmanoğlu I burak akarsu I müştehir karakaya I I ahmet mercan I bülent sönmez I seyit köse I vedat aydın I hikmet kızıl Imehmet aycı I rabia bulut I I ibrahim tökel I gökhan akçiçek I aydın hız I mustafa uçurum I aslınur akdeniz I faik öcal I zekai günal I I eyyüp akyüz I...

YOL VE KAVİL – DENEMELER – Bir Ferhat Kalender yapımı –

Rahatsız etmiyorsa nedir ki söz? Hikmetin, hakikatin ve bilincin üstündeki perdeyi aralayamıyorsa nedir ki söz? Dünyayı, bilimi, kültürü ve varlığı saptırılmış anlamlarından arındırarak ilahi hikmet çerçevesinde yeniden tanımlayamıyorsa nedir ki söz? Kökeninde Allah’a karşı başkaldırıyla yeryüzünü ifsada uğratmayı yol edinmiş ve hayatı tehdit eden modern illüzyonları fark ettirmiyorsa nedir ki söz? Aşka, öfkeye ve inanca kapı aralamıyorsa nedir ki söz? Omurgasızlaştırma politikalarına ve kirletilmiş...

BEN KARDEŞİMİN BEKÇİSİYİM!

“Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık. Alıp başımızı Sana gelmek istiyoruz. Sana gelmek Sana gelmek orada kalmak istiyoruz. Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz.” Tanrı Kabil’e Habil’in nerede olduğunu sorduğunda Kabil öfkeli bir biçimde: “Ben kardeşimin bekçisi miyim?” der. Etik felsefeci Emmanuel Levinas’ın yorumuyla Kabil’in bu sorusu her türlü ahlaksızlığın başlangıcına milat oldu. Kabil’in o talihsiz soruyu sorduğu günden beridir daha mı kötüye gitmekte koca evren? Kabil’e rahmet okuturcasına sözler dünya...

GİTMEK…

pencereden baktığım şu sokaktan -yani ki şu bizim sokaktan- şimdi kendimin geçtiğini düşünüyorum geride bırakıp her şeyi kendimi bile götürmeden öylece çıkıverdiğimi hayatımdan ah ne uzak bir hayale öykünüyor ürkek içim -acı...

YAŞAMAK NE GÜZEL ŞEY!

Neden özellikle harabelerin, ezilmiş insanların, yaşlı yüzlerin ve yaşlı gözlerin fotoğrafı çekiliyor, şiirlere onulmaz acılar katılıyor, işin içine sanatın girdiği her yer viranelere yöneliyor?.. Mutluluğun...

HAY, HAYA, HAYAT

var git bir cinayet akşamında sına kalbini ellerinin biri çünkü henüz çocuk çağında diğeriyse kül doğuran bir yangın mübtelası nabzını yokluyor sık sık ısrarlı bir sonbahar ve terkedince...

KENDİ GELEN

kapılar örtülünce iki aşina keman dağılıyor caddede akşamı yara yara silahsız bir eşkıya düze iniyor gibi iniyor gökyüzünden ölümün içli sesi dağılıyor caddede akşamı yara yara gurbette kalanların gönderdiği...

SEHPADA SON SİGARA

bilmeden küstürdüğüm turnalar bağırdı evvela bilerek yatıştırdığım delişmen şubat günleri ve muhteris ağzımla nizamı bozulan çeşmeler hakeza seslendiler: dile getir! en iyi uzaktan bakılır dağlara dağları dile getir uzaklara...

GÖKTEN DÜŞEN ÜÇ ELMA ÜÇÜ DE ÇÜRÜK

hikayenin sonunda vınladı kurşun ölümün kocatamayacağını bile bile kuşları dokundu tetiğine sözün kızgın beyzade bu sır işte böyle ümmi bıraktı bizi bıraktı bütün sevdiğimiz şiirleri üryan koyulaşan kan sesi ve...

SILADAKİ YABANCI

öyle sahiplenmişim ki seni çok uzak kalmış bana ellerinin ağlarken takındığı ziynet ve bir bulutu resmederkenki anlamı gözlerinin böyle oldu: bir nehrin, sularını kabartıp da bir gece köprüleri yıkmasına özentili yüreğim kapılıp...

KIRILAN BİR KALEMİN DAĞLARI TUTAN SESİ

karanlığın voltasında kıpır kıpır ellerin öyle yağız öyle Deli Dumrul öyle hasbi kara çocuklara olan borcuna sayar ancak kırılan bir kalemin dağları tutan sesini. karanlığın voltasında kıpır kıpır...

SONRASI ‘MİNE’L AŞK’ !

kasılmış bozgun ertesi atlar arasından serinkanlı bir muhasaranın eşkıyaları geçer geçer tekmil yaban lehçeleriyle sancısız dudaklardan en kestirme ölümdür çünkü perdahlanmış kalplere gayr-ı meşhur ellerinde koşar adım uç...

ÖLÜM USULÜ AŞK

çevir başını: İstanbul parçalanıyor minareler birbirine sokulmuş mevsim tıknefes ayak izinde bir mahşer telaşı saklayan çocuk yırtıyor polis kordonlarını elleri uzanırken kefenine elleri yorgundur çünkü vakitsiz eleğimsağmalar  gömmekten soluktur...

UMUDUN Z’Sİ

yine  akşam olsun Tahir vekaletini gözlerinden alan bir akşam aşktan yana kısmeti kapalılar dem tutarken koyuca çarşamba pazarından dönerken anneler yorgun argın yahut kahvelerde bezgin adamlar düşlerini sıvazlarken barutla bütün...

DALGAKIRANA METHİYE

sabık gül kabartmalarının ön sezisiyle harlı tut ocağı, bir köşesinde ıslak güvercin göğsü ucu yanık mektuplar bir köşesinde şakilere sağlı sollu yol veren patikalar derde düşer, onulmaz derde,...