91. SAYISINDA YOLCU: “PARASI OLMAYAN ÇOCUKLAR DA DÜDÜK ÇALABİLSİN!”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-sayi-91

KERVANDAKİLER:

*ömer idris akdin *mustafa karaosmanoğlu *hamza çelenk *müştehir karakaya *murat sayımlar *tayyip atmaca *faik öcal *mustafa uçurum *rıza kemal g. *zeynep turan *behçet gülenay *necati atilla soykan *banu özbek *ömer vural *gökhan akçiçek *sıddık akbayır *mehmet aycı *ahmet necip *mustafa everdi *akif dut *ismail delihasan *mehmet aktaş *bülent sönmez *şahin doğan *şevket hüner *mehmet salkım *gürhan gürses *hayrettin durmuş *osman sevim *suavi kemal yazgıç *enes talha coşgun

*Ömer İdris Akdin SEYİR DEFTERİ’nde yazdı:

“Açıkça şunu belirtmem gerekiyor. Evet çok sıkıntılı dönemler geçirdik. Dergimiz 28 Şubat saldırısına bir cevap olarak çıktı ve bu yürüyüşte bir çok badireler atlattı. Sonra ülkemize karşı yapılan gizli ya da açık bir çok saldırıya karşı net tavır aldı. Lakin son yıllarda yaşananlar kadar bir alt-üst oluş görmedik. İnandığımız ve dayandığımız değerler basit dünyalıklar uğruna öylesine ve pervasızca ve barbarca önce kullanılıp yıpratılıyor ki…”

*Selçuk Küpçük, MECMUANIN ORTA YERİ’nde AYDIN HIZ’ı konuşturdu:

“Neyi kaybettik biliyor musunuz? El-İdrisi’nin merakını, ilgisini, macera duygusunu, ilim yolculuğunu…”

*Murat Sayımlar, “Meydan Okumalar ve Yüzleşmeler” de değindi:

“Eğer meydan okumalara adamca karşı durulamazsa; Zillet, esaret, yeni yenilgiler, hakikatten uzaklaşmak, Hakkın bizden yüz çevirmesi ve yardımsız bırakması, bu hayatta ve din gününde ağır bedeller gelebilir. Tarih boyunca pek çok emanete sahip çıkamadık. Elde kalan emanetlerin sorumluluğunu iliklerimizde, kanımızda ve canımızda hissetmek deminde olmak zorundayız.

Asıl olarak da, meydan okumalar karşısındaki olumsuz yüzleşmelere ve durumlara maruz kalmamızın gerçek nedenleri üzerinde çok düşünmek mecburiyetine sahip olmamızdır.”

*Banu Özbek “SİERANEVADA” filmini değerlendirdi:

““Form” der, Şeriati “Burada asalet kazanıyor. Yapılan formalitedir, şekildir, üstelik bir içerik zenginliği de yoktur. Form içeriğe yardım ediyor burada. İçeriği zenginleştiriyor. Başka bir yerde tören yapıp “O bizim kalbimizde” diyebilirlerdi ve kimse de onları yadırgamazdı. Ama hayır, bu sözler yeterli değildir. Zihinsel şeylerdir bunlar, hayale benzerler, çok geçmeden hatıradan silinip giderler.”

*Gökhan Akçiçek, Kemalettin Kamu portresi çizdi:

“Kemalettin Kamu’nun şiirleri arasına almadığı -evrakı metrukesinde çıkmamıştır- ve kendi imzası ile yayınlamadığı bir şiiri daha var. İşte anılan bu şiir ile Kamu, İstiklal Marşı yarışmasına katılmış. Belgesi yeni ortaya çıktığı için, Kamu hakkında yazılan dört kitapta da bu ayrıntı maalesef yok.”

*Sıddık Akbayır, Hangi Cem Karaca? Sorusuna cevap aradı:

“Ateşli kalabalıklara ‘re’lere basa basa 1 Mayıs’ları söyleten, Parka’dan Tamirci Çırağı’na, 68’linin Türküsü’ne dek, “yangın kavminden yüreklere alevden sözler” veren, devrim marşlarıyla girdiği hayatımızdan tekbir nidalarıyla çıkan bir sestir.”

*Mustafa Everdi, Evimiz, ocağımız, yuvamız ya da ahlavimize vurgu yaptı:

Fakirlik ile zenginlik arasındaki sınır deli ediyor insanı. Test sorusu gibi bu hayat. Şıkları verince doğru cevabı alacağını sanıyor. Doğru cevaplar sitelerde oturuyor güle oynaya. Biz kaldık elimiz böğrümüzde.

*Şahin Doğan Kendini Bulmak kitabı üzerinden İhsan Fazlıoğlu’nu okudu:

“…İslam bizi Türkleştirmiştir…Türk milleti için en önemli şey devlettir ki, deyiş yerindeyse Türk milletinin varlık koşuludur; bu nedenle bekâ-i devlet her şeyin önünde gelir; bizatihi milletin bile… Yani devlet, millet için bile feda edilmez, edilemez. Başka bir deyişle, devlet, Türk milletinin boy abdestidir; müminin boy abdestsiz gezememesi gibi, Türk milleti de devletsiz yaşayamaz. Bu nedenle siyaset Türk milletinin varlık duyuşudur…”

*Enes Talha Coşgun, 1945 Berlin’inde gezintiye çıktı:

“Nüfusu erkeklerinkini katlayan kadınlar için ise durum belki de ölmekten daha kötüydü. Hiç kuşkusuz bir kadının çaresizliği, bir erkeğin çaresizliğinden daha çok panik doludur ve daha umutsuz bir çaresizliktir. Nişanlısını savaşta kaybetmiş bakire kadınlar şimdi Sovyet askerleri tarafından tecavüze uğrayacak olmanın korkusu içindeydi.”

YOLCU DERGİSİ 90. YÜRÜYÜŞ: “NEFRETİN ÇAĞINDA; KAYITLARA GEÇSİN DİYE BİR MENEKŞE ÇIĞLIĞI

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-kapak-90

KERVANDAKİLER:

*ömer idris akdin *mehmet aycı *faik öcal *mustafa Karaosmanoğlu *mustafa uçurum *murat acar *rıza kemal g. *gökhan akçiçek *ömer Vural *mustafa alagöz *banu Özbek *lütfi bergen *mustafa everdi *davut güner *hikmet kızıl *mehmet aktaş *aykağan yüce *adem yağmur *harun ekici *galip önlü *murat azak *yıldırım beşkardeş *m. zahir tekin *ismail korkmaz *bülent sönmez *sueda kurt *sait alioğlu *necati atilla soykan *murat sayımlar *burak nefesoğlu *şevket hüner *arif arcan

SEYİR DEFTERİ’ni Ömer İdris Akdin yazdı:

“Ozanın değişinde kararını bulan ‘iki kapılı bir han’ın neresinde durduğumuzu bilerek. Ve her dem şeytanın bizi yokladığı tedirginliğini yaşayarak yolumuza devam ediyoruz. Her şey kendini tüketir, tükettiği ile de kalmaz uçar gider ve yalnızca bu gök kubbe altında hoş bir sedadır yankılanacak olan diyerek: Herkesin her şeyi bildiği bir zamanda. Her şeyin herkesi ilgilendirdiği bir zamanda. Bilinen her şeyin herkese malum olduğu bir zamanda. Zamanın herkesi her şeyiyle derdest ettiği bir aralıkta yaşamanın sorumluluğunu kuşanarak geldik ve gidiyoruz.”

MECMUANIN ORTA YERİ:

*Selçuk Küpçük, Cihan Aktaş’ı konuşturdu:

“Petrol zenginliği, yani çalışmadan elde edilen paranın hayrını görmüyor Müslümanlar. Hazırdan harcama üretim yoksulluğu anlamına geldiği gibi tembelliğin de sebebi. Tembellik zihinsel tembellik de… Böylelikle oluşturulmuş çıkarlar hegemonyasını değiştirmeye yanaşmıyor sistemler.”

*Muhittin Bulut, Tayyip Atmaca’yı konuşturdu:

“Biz doğu medeniyetinin çocukları olarak aynı zamanda sözlü bir medeniyetin çocuklarıyız. Toylarda, şölenlerde, sohbetlerde, ağıtlarda, ninnilerde sözün özünü şiirlerle söylemişizdir. Yerinde ve zamanında bir söz söyleyebilmek için milyonlarca sözden topladığımız söz parçacıklarından aldığımız ilhamla kendi sözümüzü söyleriz.”

*Gökhan Akçiçek, İlhan Şevket Aykut’u kaleme aldı:

“1933 yılının Temmuz ayında Galatasaray Lisesi’nde bitirme sınavları yapılmaktadır. Atatürk, okulu ziyaret eder. Tüm idari kadro ve öğretmenler el pençe eğilerek Atatürk’ün elini öperler, biri hariç… O öğretmen, sadece Atatürk ile tokalaşmakla yetinir.”

*Banu Özbek, İnsanları Seyreden Güvercin filmini inceledi:

“Vahşi şiddetin estetize edilerek makul kılınması, rasyonelleşme yoluyla ilerlemenin ve evrensel addedilen kavramların güç odaklarına hizmet eder hale gelmesi, uzmanlaşmayla ortaya çıkan parçacı bakış ve bu bakışın şiddeti, kötülüğü, suçu paylaştırarak yapılanın bütünselliğini görmeyi insani duyuşun açığa çıkmasına mahal vermemek için engellemesi, sürgit zalime empatiye zorlanıp mazluma verecek bir şeyimizin kalmaması asla sanattan, düşünceden, bilimden bağımsız olmaz.”

*Lütfi Bergen Müslümanların deizmle imtihanını yazdı:

“İslâm kültürünün yeniden üretilemediği görülüyor. Geleneksel hayatta din/ahlâk değerlerinin yaşam alanı mahallelerdi. Bugün “silo” tipi yaşam alanları oluşturulmaktadır. Böylece gençler ailelerinden uzakta kampüslerde, yaşlılar sosyal hayatın dışında huzur evlerinde, toplumdan yalıtık halde yaşamaya mecbur kalmaktadır. Bu sosyal ayrışma, değerlerin nesiller arasında geçişini ve varlık bulmasını ve iyiliğin yayılmasını engellemektedir.”

*Mustafa Everdi: Köprüler üzerinden sanat, edebiyat ve yola değindi:

Maneviyatçı bir insanım ancak toplumsal sorunlar rasyonalist bir yolla halledilir, dedi güvenli bir ses tınısıyla. Arada derin soluklar alsa da. Sanki içindeki aslanı taşımayan bedeni, astımlı biri gibi sürekli derin nefeslerle kesik kesik konuşsa da.

*İsmail Korkmaz, Teknolojik Hafıza üzerinde durdu:

“Teknolojik her gelişme insan beynindeki bilgi ya da yaşanmışlık potansiyelinin daha fazla işlevsel hale gelmesi demektir. Peki, ama bu beyindeki potansiyel ne kadar daha bilgi ile dolabilecek kapasiteye sahip olabilir. Zaman artık sonuna geldiğinde ve bilginin o sınırsız yoğunluğa sahip olması ortadan kalktığında insanın bu tükenmiş zamanda bilgisinin durağanlaştığı bir an mümkün müdür?”

*Sait Alioğlu, İsfahan, Şiraz ve Rakka’yı türküler üzerinden ele aldı:

“Kısacası, biz bu yazımızda, Türkü benzeri müzik formları üzerinden, Orta Asya’dan, Horasan’a, oradan İran sahrasına, oradan da Anadolu içlerine, bir yandan da Rakka’ya, yine oradan ta iç ege bölgesine gidip yerleşen Türk unsurlarının dertlerini bu formlarla dile getirdiklerini ve yaşadıkları olayları kültürleştirdiklerini vurgulamaya çalıştık.”

YOLCU’NUN 89. YÜRÜYÜŞÜ: “KİTABA, ÇAYA VE ZEYTİNE YEMİNLE…”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-89-kapak

Kervandakiler:

*ömer idris akdin *mustafa Karaosmanoğlu *şevket hüner *mustafa uçurum *şükran kara *aziz savaş *abdullah çevik *akif dut *rıza kemal g. *ömer vural *faik öcal *necati atilla soykan *yıldırım beşkardeşler *ömür yaşar kondel *banu özbek *müştehir karakaya *lütfi bergen *yılmaz türker demirbaş *mehmet aycı *sueda kurt *bülent sönmez *aykağan yüce *sena Alper *mustafa everdi *hamza çelenk *mahmut coşkun *osman sevim *hikmet kızıl *merve can *davut güner *zahit hatem *bünyamin Doğruer *mehmet aktaş

*Ömer İdris Akdin Seyir Defteri’nde yazdı:

“Bugün milyonlarca insanı içine hapseden sosyal medya platformları, her kişiye özel dünyalar oluşturarak bir nevi muhatabının kendi cennetini kurmalarını sağlıyor. Biyometrik olarak algı, davranış, tutum ve refleksleri kodlanan her bir insan için kurgulanan yapay bir cennet. Burada rahatsız edici bir tavır yok. Yani siz nasıl bir haleti ruhiyede iseniz haber akışlarından tutun da reklamlara kadar önünüze aynı özellikte görüntüler geliyor ve bu yapılandırılmış bu gerçeklik içerisinde sanrıların kozasında yaşamaya başlıyorsunuz. “

*Selçuk Küpçük, Mecmuanın Orta Yeri’nde Nureddin Durman’ı konuşturdu:

“Nihayet 15 Temmuz 2016 gecesinde:  Ey gecenin mehtabına konmuş, Jetlerin helikopterlerin yaylım ateşine, karışan salâlar eşliğinde darbeye karşı çıkan bir halk olarak, tankların silahların karşısında duranların kahramanlık şiirleridir. Toplumcu, toparlayıcı, halkın hissiyatına tercüman olan şiirler toplamıdır: Özgürlük İçin Bir Şarkı”

Şevket Hüner, Son Morisko, Akif Emre’yi andı:

“Moriskolar yaptıkları eserlerin bir kenarına “La Galibe İllallah” imzasını atıyorlardı. Yani her türlü zorluğa rağmen ümit kesmedikleri Allah daima galip olandı. Bu da Müslümanların verdikleri eserlerle İslam’ın izzetini yaşatmak zorunda oldukları ana fikrini canlı tutuyordu. Çünkü bir eserin hangi medeniyete ait olduğu, onu yapanın tasavvuruna, estetik anlayışı ve emeğine bağlıdır. Akif Emre’nin eserlerinde de bu imza ayan beyan görülür.”

Banu Özbek “The Party” filmini inceledi:

“Ne kadar uzun ve karmaşıksa da, her yazgı gerçekte tek bir an içerir; insanın kim olduğunu anladığı an.” der Borges. Pekâlâ tersi de geçerlidir; insanın kim olmadığını anladığı an.

*Lütfi Bergen, Evlilik Müessesesi üzerine çalıştı:

“Nikâhlanan karı-koca, kendilerini geçmiş tüm Resullerin sünnetine bağlamış olur. Kadının erkeğine, kocanın karısına bakışı, tebessümü, latifesi, yumuşak sözü, bir bardak su getirmesi sadaka olur. Nikâh ile birbirine bağlanan bu kadın ve erkek sözlerine sadık kaldıkları sürece cihatlarını yükseltir, sadakalarını arttırırlar. Sıdk üzere yaşadıkları ve hallerini bozmadıkça sıddîk sayılırlar.”

*Mustafa Everdi, ‘Köye Geri Dönüş Ütopyası’nın üzerinde durdu:

“Yoksulluk moral değer olarak devlet tarafından sürekli anlatılsa da, zenginliğin ayırdına vardılar, sahip oldukları bırakıp gidilecek gibi değil artık. Şehre ve metropole yerleşip kamu bütçesindeki hisselerini artırmakla meşguller bugünlerde.”

*Osman Sevim Aliya’nın portresini çizdi:

‘’Allah’ım, olması gereken yerin uzağında yaşayan bu talihsiz ve yalnız halkıma yardım et!’’ diye sık sık dua eden liderdir. O, halkına ‘babalık’ yaptığı için Bosnalının ‘’Babo’’sudur.”

YOLCU’NUN 88. YÜRÜYÜŞÜ:

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-88-kapak
KERVANDAKİLER:
*ömer idris akdin *nureddin durman *m. varol Öztürk *adem turan *bülent sönmez
*mehmet aycı *m. varol Öztürk *faik öcal *hikmet kızıl *banu özbek *mediha taş *mustafa everdi *rıza kemal g. *ömer vural *suavi kemal yazgıç *bilal can *sena alper *gülçin yağmur Akbulut *lütfi bergen *veysel tepeli *mustafa uçurum *müştehir karakaya *ferhat özbadem *şevket hüner *merve can *necati atilla soykan *fatma serenli *aydın uzkan *hamza çelenk *murat tartuk *fatma zehra gündüz *davut güner *aykağan yüce *aydın hız *yıldırım beşkardeş *fatma küçüker yaşar *nihat ilhan *aziz savaş *bünyamin Doğruer
*f. sueda kurt *ali bedir *mehmet aktaş

*ÖMER İDRİS AKDİN, SEYİR DEFTERİ’Nİ YAZDI:
“Genlerimizin dönüştürülmesinden tutun da alışkanlıklarımızın oluşturulması ve aklımızın yönlendirilmesine kadar; ürettiği her materyal ile sanal, psikolojik ve biyolojik bir işgali ustaca yürütebilen; kendini ‘büyük akıl’ olarak zımnen dünya halklarına kabul ettiren Amerika, yalnızca Amerika mıdır? Peki bütün bunların farkına varılmasına işaret etmeyen din, sahih bir din olabilir mi? Sonra; televizyondan huşu içinde ulu hoca ve profesörler tarafından verilen dini telkinlerin Muppet Show kadar neden etkisi yok? Bu kurbağa dini, İslam’ı temsil edebilir mi?”

*METİN ACIPAYAM, GÖKHAN AKÇİÇEK ÜZERİNE YAZDI, SÖYLEŞTİ;
“Modern hayat büyüğün dünyasından şiiri kovmaya yelteniyor. Şiirin yüzyıllardır biriktirdiği hassasiyetleri unutmaya ve göz ardı etmeye razı olan bir insan tipi oluşuyor artık. Bu tipleri uzaklarda aramayalım lütfen. Hepsini tanıyoruz, biliyoruz. Bizim mahallede oturuyorlar, hatta en yakınlarımız onlar. Çocukları, bu tablonun dışına çıkmaya daha meyilli görüyorum.”

*BÜLENT SÖNMEZ, YENİ TANRI-İNSANLARA DEĞİNDİ:
“Kötü bilinen şeyleri yapanlara “insan değil!” türünden ifadelerle tepki koyarız. Bu bizim insan derken bir türden çok, ahlaki bir varlıktan bahsediyor oluşumuzun ifadesidir.”

*BANU ÖZBEK, THE LOBSTER FİLMİ ÜZERİNDEN YORGOS LANTHİMOS SİNEMASINI İNCELEDİ:
“İnsan, avını okşayan avcı gibi. Hem mahvını hızlandırıyor -hayatını anlamdan yoksunlaştırarak ya da yoksunlaştırılmasına göz yumarak- hem de mahvolmuşluğuna ağıt yakıyor. Sınırsızlığın, hadsizliğin en üst noktası acz sınırına çarpıyor. Eğer kendine bir adım atarsa beşer olarak başladığı yolculuğunu insan olarak sürdürecek. Ama bu sefer kibirle değil tevazuyla. Zalimce değil merhametle.”

*LÜTFİ BERGEN HOMO SAPİENS ÜZERİNDEN BON DÖNEM TARTIŞMALARINA KATILDI:
“Günümüzde ise ‘veri’, makinaların yerini almak üzeredir. Eğer bu gerçekleşirse insanlık sınıflara değil türlere ayrılacaktır.”

*ŞEVKET HÜNER, SİNEK KOVUCULARIN CAİZLİĞİ ÜZERİNE SES VERDİ:
“Bundan 21 gün sonra Avustralya’dan bir kargo aldık. Koliyi açtığımızda içinde sinek kovucuya ait bir trafo ve yanında şöyle bir not vardı; “İslami hassasiyetinize uygun yaptığım çalışmada trafoya yeni bir elektronik devre tasarladım. Bu trafo sineği yakmıyor şoklayarak hazneye düşmesini sağlıyor.”

*VEYSEL TEPELİ ÇEKTİĞİ FOTOĞRAFLARIN ÖYKÜLERİNİ YAZDI:
“Çamaşır makinası yok, sıcak su yok, deterjan yok, temiz su bile yok ama yine de mutlu, yine de gülümsüyor.”

*AYDIN HIZ, AHMET BÜKE ÖYKÜCÜLÜĞÜNE DOKUNDU:
“Üslup sahibi bir yazar olarak, marjinal insanların yaşama tutunma ya da tutunamama hallerini konu edinmekte daha çok.”

*AZİZ SAVAŞ, USTA VE ÜSTAD ÜZERİNE YOĞUNLAŞTI:
“usta ve üstatlar, zaman ve mekan planında her biri bir mesleğin zirvesinde duran, istikamet belirleyen, maya çalan, terbiye eden öncüler, veliler ve mürşitlerdir.”

*ALİ BEDİR, MODERN DÜNYA REHBERİNİ OKUDU-YAZDI:
“Yazar okuyucuya modern dünyanın mahiyetini ve dine karşı yaklaşımlarını kronolojik bir süreç içerisinde nasıl değişimler yaşadığını bilginler ve akımlar üzerinden anlatıyor.”

Bilgi ve abonelik için: www.yolcu.dergisi.com

YOLCU’NUN 87. YÜRÜYÜŞÜ:

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-sayi-87

“Ah bilmeyiz;
Nasıl bir vatandır özgürlük
Hiç tutsak olmadık!”

*KERVANDAKİLER:
*ömer idris akdin *zekai günal *selçuk küpçük *mustafa Karaosmanoğlu *bülent sönmez *mustafa uçurum *m. varol Öztürk *lütfi bergen *faik öcal *dinçer ateş *rıza kemal g. *şükran kara *banu özbek *erhan çamurcu *yılmaz türker demirbaş *bünyamin Doğruer *mustafa ışık *ümran yaka *davut güner *ömer vural *aykağan yüce *sıddık akbayır *necati atilla soykan *sultan alak *ömür yaşar kondel *ercan demirci *harun sönmez *mahmut yıldırım *sueda kurt *aziz savaş *hatice kendir *uğur cumaoğlu *feriha nur tekin

*ÖMER İDRİS AKDİN Seyir Defteri’nde “Meseleye Notlar” düştü.
“Dedim ki Derviş’e; Azizim filan-feşmekanlar sizin için ‘radikal’ diyor. Nedir bunun esası? Şöyle izah edeyim, dedi; Biz minare minaredir, gerekirse süngüdür, deriz. Onlar ise o minareyi nasıl çalsak da kılıfına uydursak, derler.”

*MECMUANIN ORTA YERİ’nde AHMET USTA, Murat SAYIMLAR’I konuşturdu:
“Allah’ın gönderdiği din; saf bilinç, bütüncül özgürlük, tam farkındalık, şükredicilik, özne olmak, etkinlik ve üretim hallerini ortaya çıkartır.”

*SELÇUK KÜPÇÜK, kişisel tarihi üzerinden Türkiye’yi okudu:
“40′lı yaşlarımı solukladığım şu günlerde bile sorularım ve eriştiğim cevaplarım nihayet bulmadı. Özellikle Türkiye’yi anlamaya yönelik çabamın hiç dinmediğini belirtmeliyim. Toplumsal katmanlar, dinsel gruplar ve etnik birikimlerden arabeske, Ahmet Kaya’dan ülkücülere, 90′lardaki faili meçhullerden İttihatçılara, Sezai Karakoç’tan Orhan Gencebay’a, gecekondulardan lüks sitelere, cemevlerinden Aczimendilere, 12 Eylül, 28 Şubatlardan derin devlete, İskilipli Atıf Efendi’den Mustafa Suphi’ye, Mevsimlik Fındık İşçilerinden F-16′ların yerli yazılımına kadar ülkeme dair her şeyi anlama çabam hiç sonlanmadı, sonlanmayacak…

*LÜTFİ BERGEN, Türk ailesinin değişim sürecini derinlemesine irdeledi:
“Türk toplumunda mahalle ve ailenin değişimi/ dönüşümü konusu için milat sayılacak tarih için 1980’i işaret edebiliriz. Bu tarih 1979’da İslâm coğrafyasında iki siyasal gelişmenin (İran ve Afganistan) hemen ardından gelen bir globalleşme atağının başlama yılı olarak da okunabilir.”

*BANU ÖZBEK, “Muhteşem Münazaracılar” filmi üzerine değerlendirmelerde bulundu:
“Günümüzün en büyük savaşımı bu yozlaşmaya karşı durabilmek. Dünya herkesleşmenin iyi bir şey olduğuna inanmamızı isteyen manipülatörlerle dolu… Tek kültür, benzer alışkanlıklar, zevkler, tüketim kalıpları, davranış biçimleri, yaşam standartları. Sömürgeciliğin, insanı tahakküm altına almanın daha soft, steril zihni komploları.”
*SIDDIK AKBAYIR, “İkindi Yazıları” efsanesini yazdı:
Bir derginin künyesi: “andırın postası’nın sanat eki / ayda bir yayımlanır / gönderilen yazılar yayımlansın yayımlanmasın istenildiğinde geri verilir / kitap dışında ilan kabul edilmez (ücretsizdir) / haberleşme: ikindi yazıları- yokuş sokak andırın / telefon: (77 19) 1739 - 17401 ikindi yazıları adı anılmadan alıntı yapılmaz / bu sayının ulaştığı okuyucu rakamı: 1969 / dizgi - baskı: sanat matbaası andırın / sayı: 121 / baskı tarihi: 1 eylül 1992”

*AZİZ SAVAŞ, “Göklerin Çektiği Kartal”ı yazdı:
““Sakarya Türküsü”, yeni kaderindi senin, önceden sezdiğin ve mısralara döktüğün ve 49 yıl boyunca harf harf, mısra mısra yüzünün derisine kazıdığın kaderindi; onu türkü yaptın diline.”

*FERİHA NUR TEKİN, Dursun Ali SAZKAYA ile yeni kitabı üzerine söyleşti:
“Henüz bıyıkları yeni terlemiş bir insanın hiç bilmediği bir ülkeye gidip orada yaşama tutunması hatta iş yeri sahibi olması ilk bakışta bir başarı öyküsü gibi gözükse de arkasında derin bir yarılma var. Yalnızsınız. Ailenizden uzaktasınız ve asla görüşemiyorsunuz. Sınırlar kapanıyor. Ülkenize dönemiyorsunuz.”