YOLCU 75: “İNSANI SAVUNMAK İNSANA KARŞI”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-sayi-75BU SAYIDA:
ŞİİR *mustafa yıldız *bülent sönmez *mehmet aycı *ayşe bağca ÖYKÜ *müştehir karakaya *cihangir islam akgül *ömer idris akdin *tayyip atmaca *mustafa oral *ibrahim arpacı DENEME *cemre bedir *faik öcal DÜŞÜNCE *ali korkmaz *şahin doğan *aziz savaş ARAŞTIRMA *selçuk küpçük *ferhat özbadem SİNEMA *bilal can *banu özbek SEYAHATNAME *harun çelik YERLİLER *ahmet şevki şakalar *bünyamin doğruer *aydın uzkan *ebubekir can KARŞI SORULAR *Eyyüp Akyüz sordu: “Ortadoğu Neyimiz Olur: Nuri Pakdil, Ersin Nazif Gürdoğan, Yağız Gönüler, Alper Gencer, Ali Ayçil, Ayşegül Genç, Ebubekir Kurban, Atakan Yavuz, Aydoğan Vatandaş, mb, Ahmet Edip başaran, Cemile Bayraktar, Güven adıgüzel , M. Varol Öztürk, Ahmet Usta, Mehmet Efe, Bülent Parlak, Ayşe Kara, Tayyip Atmaca, Ahmet Murat Konuştu.

ÖMER İDRİS AKDİN “SEYİR DEFTERİ”NE YAZDI:
“Yüzbinlerce Müslümanın kanının aktığı, binlerce tarihi ve kültürel mirasın yok edildiği bir süreçte bölge halklarının Batı’dan başka umudunun olmaması ne kadar vahim bir durumdur. Yol bulduklarında milyonlarca Müslümanın köle seviyesinde bir yaşam için Batıya kaçacakları bilinmekte. Şu tartışılmaz bir gerçek ki oryantalist aklın öngörüsü ile özellikle İslam halklarının zihnine çeşitli metotlarla kazınan, Batı’nın etkin ve belirleyici olma konumu bütün boyutları ile devam ediyor. Ve çok acıdır ki Kur’an ayetlerini popülizmin dibini bulmak için birbirlerine kılıç sallar gibi kullanan ve adına din-ilim vs adamı denilen sözde toplum önderi zevat ne bu durumun farkında ne de böyle bir bilince sahip.”

MECMUANIN ORTA YERİ’NDE BİLAL CAN, MUSTAFA ÖZEL’İ KONUŞTURDU:
” Dünya çapında bir siyasetbilimci olan Richard Falk’un Davutoğlu değerlendirmesi bu bakımdan dikkate şayandır: “Davutoğlu’nun uluslararası ilişkilerin yürütülmesinde kültür ve medeniyetin önemine dair derin kavrayışı beni sarstı. Makyavelli’den Kissenger’a uzanan Batı siyaset geleneği uluslararası ilişkilerde sadece güce vurgu yapagelmiştir. Davutoğlu da elbette realisttir ve gücün önemini biliyor. Fakat onu diğerlerinden ayıran husus, Batı-dışı düşüncenin çağdaş dünyanın meydan okumalarına karşı bir ülkenin politika oluşturmasında taşıdığı önemi vurgulamasıdır.”
YOLCU DERGİSİ’NİN 75. SAYISI NURİ PAKDİL BEYEFENDİ’YE ARMAĞAN EDİLDİ.

YOLCU 74: “BİZ KAYBETTİK, AŞK DA KAZANAMADI”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

YOLDAKİLER:
*ömer idris akdin *mehmet aycı *müştehir karakaya *bilal can *bülent sönmez
*ayşe bağca *suavi kemal yazgıç *ali korkmaz *şahin doğan *mustafa uçurum
*gökçer övünç *merve kuntoğlu *taha çağlaroğlu *rıza kemal g. *selva torun
*faik öcal *cihat albayrak *aziz savaş *selçuk küpçük *emrah utku gökçe
*ismail korkmaz *ferhat özbadem *eyyüp akyüz *ferhat kalender
*ibrahim arpacı *hamza çelenk *hikmet kızıl *ömer ertürk

ÖMER İDRİS AKDİN, SEYİR DEFTERİ’NDE YAZDI:
“Bugün İslam halkları hayata ve zamana karşı ilgisizliklerinin getirmiş olduğu travmayı yaşıyor. Yapay sınırlar ile bölündüler ve ellerine tutuşturulan bayrakları birbirlerine sallayarak güç devşirme peşindeler. Eğitim kurumları, dini müesseseleri, aydınları ve önderleri  kendileri için hazırlanmış mahfillerde, dünyaya nizam verenlerin belirlediği konseptin ötesinde bir şey üretemiyorlar.  Bu küresel çağda, enformasyonun her yeri ele geçirmeye çalıştığı, kitleleri tek düzeleştirdiği, gerekli olan bilginin belli merkezlerden belli dozlarda insanlığa aktarıldığı bir zaman aralığında yüz binlerce ilim adamı, aydını ve düşünürü olduğunu iddia eden İslam Dünyası’nın bir ağırlığı var mı? Dikkate alınır, üzerinde durulabilir bir alternatif oluşturabiliyorlar mı? Televizyon ekranlarında ya da sosyal medya kanallarını kullanarak popülizmin diplerinde dolaşan ve tebliğ ve irşat faaliyetleri yürüttüğünü zanneden zevatın insanlığın yaşadığı sorunlara verebileceği sahici bir cevabı bulunuyor mu?  ”
MECMUANIN ORTA YERİ: HÜSEYİN KAYA, TAYYİP ATMACA’YI KONUŞTURDU:
“Bana göre mazruf önemli, zarfın üstüne bakar geçeriz. Şiir hangi tarz da yazılırsa yazılsın şiir şiirdir. Şairin şiir yazması için de Yedi Askı şairlerinden günümüze kadar yazılan hem şiir coğrafyalarını bilmesi gerek, hem kendisini. Güzel şiir daha okumaya başlar başlamaz okurun yüreğine hitap etmeye başlar. Bir dergide, kitapta okuduğum şiir beni çarparsa ben de o anda dergiyi ya da kitabı masanın üstüne çarparım ve işte şiir bu derim.”
SELÇUK KÜPÇÜK, KAPANMIŞ DERGİLER ATLASI’NDA ‘LİKA DERGİSİ’ EDİTÖRÜ  CEVAT AKKANAT İLE HALLEŞTİ:
” Kelimenin tam anlamıyla, öyle bir dergiydi Likâ. O dönemde öyle bir yayın olur muydu? Oldu. Bakın şuraya, künyesindeki şu ifadeye bir bakın: “hazırlayanlar mı merak ediliyor?… işte onlar: solda sıfır olanlar, yani, etsiz butsuz insanlar: Halil İbrahim gümüş, ali ışıklarlarlı…” Yok böyle bir şey. Böyle birileri yok. Cevat Akkanat var, o da künyede değil. Üstelik o da bir 657 mensubu. Uzun bir süre böyle, etsiz butsuz iki dinamik ismin diriltici ruhları eşliğinde çıktı Likâ”
EYYÜK AKYÜZ, ‘KARŞI SORULAR’DA SAHİH CEVAPLAR ARAMAYA DEVAM ETTİ:
” Soğuk savaş dönemini tükettik. İdeolojiler ve Ulus devletler tarih sahnesine çekiliyor. Küresel düzen de denilen ‘Yeni Emperyalizm’ sisteminde ‘fareli köyün kavalcısı mı’ yoksa ‘kadim coğrafyanın çobanı’ mı olacağız?”
ALİ KORKMAZ, “AYDININ OTOPSİ RAPORU”NU HAZIRLADI:
” Bir zamanlar bir avuç olup sesi cılız çıkan ve dikkate alınmayan İslamcı kanat, bu aşamadan sonra dışa açılma süreci yaşamış ve her geçen gün gelişerek dikkat çekici boyuta ulaşmıştır. Ancak Mekke döneminde peygamberimizin kırk kişi oluncaya kadar samimi bireylerden oluşan topluluğunun, dışa açılma süreciyle nicelik olarak artmasına karşılık nitelik kaybına uğradığı gibi bir süreç yaşanmaya başlamıştır. İslamcı kanadın sayısal olarak artmasına paralel olarak aydın ve taban kesiminde, sünnetullaha uygun bir bozulma süreci de başlamıştır!”
FERHAT KALENDER GEZİ KALKIŞMASININ NEDENİNİ SORGULADI:
” Gerçekten de gösterdiği performansla Cumhuriyet tarihinde halkını pek çok ilkle tanıştıran, yıllarca değerleri aşağılanan ve ikinci sınıflığa reva görülen  toplumun üzerinden ölü toprağını kaldıran bir iktidarın karşılaştığı bu durum ne anlam ifade ediyordu? Yönettiği kentlere milyonlarca yeni ağaç kazandırmış olmanın gururu,  bir parkı yeniden düzenleyerek belki de daha fazla yeşil alan kazandırmak için yapılan bir proje etrafında kopartılan fırtınanın içerisinde eritilebildi.  Bu nasıl oldu?”

YOLCU’NUN 73. YÜRÜYÜŞÜ : “LÂ HAVLE”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

Yoldakiler:

*ömer idris akdin *mehmet aycı *müştehir karakaya *kadir bekar *aziz savaş*mustafa uçurum *merve yüksel *bilal can *tayyip atmaca *nihat ilhan *faik öcal

*gülnaz eliaçık *rıza kemal g. *nur dinçkan *şahin doğan *aydın hız *ali kormaz

*banu özbek *ferhat özbadem *ismail korkmaz *hikmet kızıl *seyfullah yaşar *yasin yarar

Ömer İdris AKDİN, Seyir Defteri’nde yazdı:

“Yakın zamanlarda ülkemizde gelişen olaylara yakından bakıldığında küresel çarpılmışlığın toplumumuzun her katmanını hızlı bir biçimde ele geçirdiğini gözlemliyoruz. Mutlak itaat kültürüyle organize olan dini yapılar hızlı bir biçimde dünyevileşerek, kendilerine sunulan seküler alanlara intibak etme yarışındalar. Dünya üzerindeki dini ve felsefi anlayışların uzun süreden beri dönüştürülerek ve içi boşaltılarak teslim alındığı ve mevcut düzen için kullanışlı hale getirildiği bir zaman diliminde, İslam’ın sürekli kendini duru ve diri tutan iklimi karartılmaya ve anlamsızlaştırılmaya çalışılıyor. Her türlü İslami teklif, simge ve öngörünün yoğun propagandanın etkisi altında kirletilmeye ve devre dışı kılınmaya azmedildiği bir süreçten geçiyoruz. Büyük topluluklara yön veren ve sivil olması gereken yapılar kendileri için aralanan iktidar kapısından sızabilmek için her türlü insani ve İslami ilkeyi göz ardı edebiliyor.”

Aziz Savaş, “Küresel Bir Proje Olarak Gülen Hareketi” ne değindi:

“Gülen Hareketi’nin” diğer bir farklılığı da, asıl bu yazının konusu olan ve bugün Cemaat-Siyaset çatışmasında kendisini bir çok eleştiri ve tartışmaya muhatap bırakan yapılanma biçimi, hareket tarzı, kullandıkları estrümanlar ve semboller, metodu ve hedefleridir.Evet, burada Fethullah Gülen’in, diğer geleneksel cemaat yapılarında görmediğimiz, dışarıdan bakıldığında klasik “cemaat” tanımlamasına uygun bir görünüm arz etse de, daha yakından incelendiğinde, bu tanımlamanın ötesinde, daha derin ilişkiler ağının ve siyasi hedeflerinin olduğu, yeni ve modern estrümanları kullanarak daha girift bir yapıyı var ettiği söylenebilir. Yayıncı ve yazar Metin Karabaşoğlu’nun, Bediüzzaman Said-i Nursî ile Fethullah Gülen’i karşılaştırırken yaptığı şu tanımlama, aslında “Gülen Hareketi” hakkında anlatılacak hikayenin özetidir:” Bediüzzaman, vizyon sahibiydi; Fethullah Gülen ise proje sahibi. Projesini gerçekleştirmek için her yolu mübah görür”.

“Mecmuanın Orta Yerinde” Bilal CAN, Prof. Dr. Hüsamettin İNAÇ’ı konuşturdu:

“Türkiye hem emperyal (çokkültürlü imparatorluk tahayyül ve tasavvuruna dayanan) bir maziye sahip olması ve hem de göçlerle gelen vatandaşlarımızın bu ülkelerdeki insanlarla akraba olmaları nedeniyle bile bu bölgelerdeki siyasi, sosyal ve ekonomik değişim ve dönüşümlere duyarsız kalamamaktadır.”

Eyyüp AKYÜZ “Karşı Sorular” da Muhataplarına Sordu:

“Yaşadığımız dünyanın kodlarını barındırdığına inandığınız kaç sinema filmi seyrettiniz? Bu filmlerin isimleri nelerdir? Ve sizi etkileyen en önemli sahne?”