PORTRE DENEMELERİ 2 “ALİ BULAÇ”

1

Nice insanlar vardır yaşadığı dünya misafirhanesinde adını hatırlayan çıkmaz. Dünyaya geliş gayesinden uzak bir hayat sürerek son nefeslerini verirler. Bir örümceğin korunaksız sığınağına girerek büyük bir gaflet içerisinde sürdürürler hayatlarını. Hayatları boyunca şeytanın adımlarını izledikleri için, zihinsel melekelerini tam olarak kullanamayıp, hakikatin izini süremezler. İnsanlara bir faydalarının olmadığı gibi, kendilerine de faydası dokunacak amel elde etmeden göçüp giderler ebedi âleme. “[Ve o Gün ona:] oku sicilini!” [denilecek,] “(çünkü) bugün kendi hesabını kendin çıkaracak durumdasın!” (İsra, 14) denildiği gün, artık iş işten geçmiş olacaktır.

Nice hayırlı ömür sürenler de vardır ki, hayatları boyunca insanların kalplerine filizler ekip yeşermeleriyle meşgul olur, Rahman’ın rızasına muvafık işler yaparlar. Onların durumu, “kökü sapasağlam, dalları göğe doğru uzanan güzel-diri bir ağaç gibidir.” (İbrahim, 24). İşte, ‘kökü sapasağlam, dalları göğe doğru uzanan güzel-diri bir ağaç’ gibi yükselen ümmetin medar-ı iftiharlarından birisi de Ali Bulaç’tır. O, ömrünü İslam’a adamış, bu uğurda gayret göstermiş mümtaz şahsiyetlerden biridir. Onun İslami ilimler, kelam, felsefe, sosyoloji, mantık, tasavvuf, antropoloji vb. disiplinlere ait derinlikli analizleri bir neslin yetişmesinde büyük katkılar sağlamıştır.

Son dönem İslam düşünce meselelerinde yol gösterici bir özne olarak hep o vardır. Ortaya koyduğu eserleriyle, konferans, sempozyum ve konuşmalarıyla velud bir kişi olduğunu ifade etmek gerekir. İlköğretim ve lise öğrenciliği sırasındaki çalışmalarını saymazsak, ilk eserini yirmi beş yaşında yayınlar. Yayınlandığı dönemde ve sonraları çok ses getiren bu eser ‘Çağdaş Kavramlar ve Düzenler’dir. İslam’ın ve çağdaş dünyanın önemli mevzularının tartışıldığı bu kitap, yayınlanışının üzerinden çeyrek yüzyıldan fazla geçmesine rağmen hâlâ önemini muhafaza etmektedir. Daha sonraları Düşünce, Kitap, Bilgi ve Hikmet, Sözleşme, Bilgi ve Düşünce dergilerinin kuruluşlarında yer aldı ve yayın yönetmenliği yaptı. Kur’an’ı Kerim ve Türkçe Anlamı adıyla çok okunan bir meal yazdı. İslam Düşüncesinde Vayy/Akıl-Din/Felsefe İlişkisi, Tarihe, Kutsala ve Hayata Dönüş, İnsanın Özgürlük Arayışı, Modern Ulus Devlet, İslam Dünyasında Düşünce Sorunları, İslam Dünyasında Toplumsal Değişme, Din ve Modernizm, Tarih, Toplum ve Gelenek, İslam ve Fanatizm, İslam ve Fundamentalizm, İslam ve Demokrasi, Din, Devlet ve Demokrasi, Kur’an ve Sünnet Üzerine, Nuh’un Gemisine Binmek, Avrupa Birliği ve Türkiye, Bilgi Neyi Bilmektir adlı kitaplarını yayınladı.

Ali Bulaç, İslam ve Batı düşüncesine vukufiyetinin yanında, örnek bir şahsiyettir aynı zamanda. Derin irfan bilgisinin yanında, vicdanlı bir entelektüel olarak bir neslin yetişmesinde örnek şahsiyet olmuştur. Hakikatten habersiz yaşamanın adı olan kibrin zerresi görülmez kendisinde. İslam âlimlerine karşı son derece müeddeb bir tavra sahiptir. İhlâs ve samimiyetten uzak sözün kıymetinin olmadığını yaşayarak gösteren nadir fikir adamlarındandır. İlk dönem âlimleri ve eserlerine çok kıymet verdiğini eserlerinden anlamaktayız. Bilgi Neyi Bilmektir adlı son kitabı, insanlığın düşünce tarihi konusunda klasik bir eser olmaya adaydır. Büyük derdi olan bir münadi olarak modern insanın içine düştüğü gaflet uykusundan uyanması için çağrı yapmaktadır. Gel gör ki, bu çağrıya gereken cevabın verildiğini söyleyemiyoruz. İslami sahada en çok okunan yazarların başında gelmesine rağmen, eserlerinin hak ettiği kadar okunmadığını kaydetmek gerekir. Günübirlik yazan, sadra şifa olmayan eserlerin on binler alıcısının olduğu günümüzde, mühim ve kalıcı şeyler yazan yazarların eserleri meyus bir şekilde duruyor ve alaka görmüyor. Bu trajik durumu anlamak için, içinde bulunduğumuz fikri ufuksuzluğa bakmak yeterlidir. Ait olduğumuz geleneği yaşamak ve gelecek nesillere aktarmak hususunda büyük bir yabancılaşma yaşıyor olmamızın temelinde bu ilgisizliğin yattığını inkâr edemeyiz.

Modern dünyanın kalbinde yürüyüşümüze devam ederken, bizi selamete çıkaracak bir Nuh’un gemisine binmekten başka çaremiz yoktur. Kendisiyle yoğrulacağımız harcın tevhid, aşk ve sevgi ile mana kazanacağını unutmamalıyız. Cebrail soluğuyla emanet olarak kabul edilmiş Kerim Kitabımızı elimizden ve kalbimizden düşürmeden bu yolculuğumuzu sürdürmeliyiz. Nefesleri pak önden giden aziz üstatlarımızın ayak izlerini takip etmeliyiz. Aksi takdirde Bulaç’ın dediği gibi, ‘Allah sevgisi ve Risalet bilgisinin doldurmadığı yeri şeytanın fısıltıları, vesvese ve öngörüleri istila eder.’ Hayırlı bir ömrü Allah sevgisi ve Risalet bilgisi ile taçlandıran Ali Bulaç, ümmetin bilgi ve marifet yolunda gelişmesi için büyük çabalar göstermiştir. Son otuz yılın İslam düşünce seyrinde onun katkılarıyla bir neslin yetiştiğini kaydetmek, bir hakkın teslimini yerine getirmek demektir. Varlığımıza anlam kazandıran, farkında olmak fikrini idraklerimize yerleştiren bu aziz dava adamını selamların en güzeli ile selamlıyorum.

Önceki İçerikKEŞKE UZAK OLMASAYDI
Sonraki İçerikKARA YAZILAR 6