ÖLÜM USULÜ AŞK

1

çevir başını: İstanbul parçalanıyor
minareler birbirine sokulmuş mevsim tıknefes
ayak izinde bir mahşer telaşı saklayan çocuk
yırtıyor polis kordonlarını elleri uzanırken kefenine
elleri yorgundur çünkü vakitsiz eleğimsağmalar  gömmekten
soluktur gömleği yakasında keşfedilmiş ve yağmalanmış coğrafyalar
çıkarıp onu güneşin çengeline asıyor
daha iyi kavrıyor düşen arkadaşlarının göz renklerini
polislerin anlamadığı budur işte
kalabalık meydanlarda bayrakları kıvrandıran da bu
bir marazi ümit hem fazlasıyla alicenap
ey kör şafaklarda yüreğinden ilmekler sökülen çocuk
olacak iş mi
sığ sulardan cayıp da okyanusun mavisine vurulmak

delirmiş yüzünü yontar cemi cümle aynalarda
bilir çocuk bilmesine
dağ taş dağlı bir bakışla sırlarından soyunur
bulutlar yerinden oynar rakseder boylu boyunca
kızgın harfler üzerinde bir ses
gümüş bir ses gırtlağına sığmayan

insan ölene dek yaşamalı diyor çocuk
yaşamak ölmenin kareköküyse
ve aşk bir ölümden en az iki yaşam çıkarabilmekse.

Önceki İçerikUMUDUN Z’Sİ
Sonraki İçerikSONRASI ‘MİNE’L AŞK’ !