ŞİMDİ NE OLACAK?

1

Savaşçı, nihayet
kanlı kılıcıyla tepeye ulaştığında
kapıda şu yazıyordu:
” Kazananlar Giremez!”
D.A.

Kazanmak, ihtiras ve kör bağlılık ister. Viktori işaretleriyle, şarkıları, türküleri, sloganlarıyla bir tutkudur kazanmak…
Önce yolun belirleyicileri otururlar. Aralarında ateşli tartışmalar yaparlar, irili ufaklı farklılıklarıyla fraksiyonlara bölünürler. Artık birbirlerinin rakibidirler. Rekabet büyüdükçe düşmanlığa gebe kalır ve bütün rakipler düşmanlığı doğururken can verir. Kazanmak mevzu-u bahis olduğunda dostluk yalnızca düşmanımın düşmanı olanlara kalır. Aksi halde bu minval üzre direk bir dostluktan söz edilemez.

Sonra kazanmak uğruna yola düşenlerin her biri kendi manifestolarını ilan eder, mubahlarını düzerler. Yöntem ve tekniklerini belirlerler. Kazanmak için nereden başlanacak, nerede mola verilecek, hangi patikadan gidilecek, hangi otobanda kaç basılacak, önüne bir çocuk çıkarsa neresinden çarpılacak, hastaneye götürmeden nasıl kaçılacak, bu uygunsuz durumda hangi bahanelere sığınılacak, vicdan dediğimiz ihtiyaç nasıl elmastan nadir bir lükse dönüştürülecek, başka yaşamlar nasıl kullanılacak, kusmamak için hangi tedbirler alınacak… Yolda kalanlar nasıl aforoz edilecek, dönen hainlere ne yapılacak, kim nasıl bizdenleştirilecek ve nasıl ötekileştirilecek, dostlar, yoldaşlar, ülküdaşlar ve yabancılar kimlerdir, ihtiras hangi lâinsani manzaralar sergileyecek, düşmanlara ne yapılacak, engeller ve engebeler nasıl ortadan kaldırılacak… Nasıl oturulacak, nasıl kalkılacak. Farklı kokulara burun ve dimağ nasıl tıkanacak, diğerlerine nasıl küfür edilecek, hangi ahide göre insanlar öldürülecek, kim nasıl harcanacak, buldozerle topyekûn nasıl saldırılacak… Devrimler, ihtilaller nasıl yapılacak, hangi kutsallara inanılacak, falan filan et süt kıl tüy…

Bu kadarla bitse iyi, kazanılınca nasıl kutlama yapılacak, kazanan; aynı ihtirasla savaşıp kaybedeni nasıl yok edecek, ganimet nasıl paylaşılacak, başarının mükâfatı, başarısızlığın müeyyidesi ne olacak…
Hadi kazandınız, artık güçlüsünüz; en önemlisi güç nasıl kullanılacak, zafer nasıl sürdürülebilir tutulacak, zalimliğe giden yol nereden geçecek, tahammülsüzlük muzafferlere neler yaptıracak, hukuk sizin lehinize nasıl düzenlenecek, uydurduğu ideallerle, kazanma uğruna çalışıp avukat olmayı başaran bu adam şimdi suçluları hangi ideale göre ve nasıl savunacak… Düşmanlar hangi hapishaneye tıkılacak, dostlar hangi ritüellerle kucaklaşıp öpüşecek, kutlama törenlerinde bu saçmalıkları görmeniz için votkayı ya da kutsal dayanakları kim getirecek, gücü hak haline getirdikten sonra, lider içkiyi fazla kaçırıp zayıf bir üyenin güzel karısına göz koyunca; hakka tecavüz etmenin yolunu hangi aydına bulduracak…

Kazandık, şimdi ne olacak?
İnsan kazanmak gibi bir görevle dünyaya gönderildiyse bu hikâye neden Âdem’in kaybedişiyle başlar ve sonuçta neden zafer naraları yerine “işte hepiniz kaybettiniz” diye üfleyen bir İsrafil sesine gark olur mahşer. Güzel kadınları, ulu koltukları, malları mülkleri kazananlar giderken bunları nerelerinde saklar.
İşte size cevaplarınızı bu sayfada yayınlanmak üzere sorduğumuz birkaç soru:
Bu sayfanın adı neden yenilgi
Kaybetmek daha mı iyidir
Ya da yenmenin nesi kötü
Nasıl mazlum olunur
Yarışa nasıl girilmez
Nasıl kaybedilir
ve sair         ve sair…

Önceki İçerikMÜTEVAZİ BİR ENTELEKTÜEL: CİHAN AKTAŞ
Sonraki İçerikEVET SİZ BAYIM!