ENTELEKTÜELLER NE İŞE YARAR?

3

Gerçekten de entelektüeller ne işe yarar?
Öncelikle bu adamlar ileri derecede rahatsızlık kaynağıdırlar. İnsanların rahatını ve huzurunuzu bozmak için ellinden gelen her şeyi yaparlar. Oysa ne kadar da güzel ‘birlik ve beraberlik içinde yaşıyoruz’dur.

Bu hastalıklı kimseler toplumları ve çevreleri için olduğu kadar kendileri için de rahatsızlık kaynağıdırlar. Huzur ve kararları yoktur. Hiçbir ‘kilise’ nin adamı değillerdir. Sakin ve rahat da duramazlar. Zihinlerindeki,  yüreklerindeki ve vicdanlarındaki telaş, kaygı ve coşku kendilerine ve çevresindekilere bir an olsun huzur vermez.

Belirsizlik kaynağıdırlar. Hiç kimse bir yere koyamaz onları.( Onlar da zaten kendilerini bir yere koyamamışlardır. Ve sırf bu yüzden ömürleri boyunca acı çekeceklerdir). Gerçekten solcu iseler piyasa solu ondan nefret eder. (Bakınız: Kemal Tahir, Murat Belge)

Gerçek bir yazar veya sanatçı iseler piyasa yazını ve sanatı onlardan nefret eder. (Bak: Oğuz Atay, Orhan Pamuk,  A. H. Tanpınar)

Mütemadiyen muhalif olmak gibi amansız ve çaresi henüz bulunmamış bir hastalık taşırlar. Hatta bazen bu rahatsızlığı, çevresindeki birtakım gençlere bulaştırma tehlikesi de vardır. Yalnız gelecek kaygısı, şan ve ucuz şöhret gibi tedaviler, sapık düşünceler kapan bu gençleri tedavi edebilir. Gençler de çoğunlukla bu tedaviye olumlu yanı verirler. (Bak: Socrates)

Bu muhalif olmak rahatsızlığı öyle komplikasyonlar geliştirebilir ki; kendisi ile aynı siyasi görüşü, ideolojiyi, sanat anlayışını taşıyan dostlarını, arkadaşlarını dahi hiç sakınmadan eleştirebilirler. (Bak. İsmet Özel, Nuri Pakdil, İdris Küçükömer)

Genelde kalender meşreptirler. Birey halinde ve dağınık bir şekilde yaşarlar. Kılık kıyafetlerine, yeme – içme alışkınlıklarına pek dikkat etmezler. Veya tam tersi aşırı derecede dikkat ederler. Hiçbir moda akımını takip etmezler. Kendi zevk ve beğenilerine uygun giyinme, yeme- içme tarzları vardır. Günübirlik zevk ve heyecanlardan nefret ederler.  Çaktırmazlar ama çağın, anın, günün akımlarını takip edenlerden mideleri bulanır (bakınız: R. Barthes, M. Heidegger)

Kendilerine entel(l)ektüel süsü vermezler; zaten öyledirler. Entellektüelizmden nefret ederler. Öykünmeci ve taklitçi değillerdir. Bu tipleri görünce de mideleri kalkar. (Bak. J. Benda, Lev Tolstoy)
Bir adaletsizlik veya zalimlik gördüklerinde tuhaf bir şekilde şiddetle karşı koyarlar. Hemen hiçbir güç onları durduramaz. Böyle bir anda yürekleri öyle hastalıklı bir hal alır ki; gelecek kaygısı, bulundukları konum ve yalnızlaştırma gibi sorunlar hemen hiç akıllarına gelmez. Zalimin yüzüne zalimliğini, orada, orta yerde, herkesin önünde haykırırlar. (Bakınız: Ebu Zer, E. Said)

Omurgaları çok gelişmiştir hatta bütün yaratıklar içerisinde hemen hemen omurgası en gelişmiş olanların bu tuhaf yaratıklar olduğu söylenir. Bu sebeple kıvırma, kıvrılma, esneme veya kayganlık özellikleri yoktur. (Bak. Bediüzzaman, N. Chomsky)

Son olarak sahte entelektüellerden nefret ederler. Günün geçer akça edebiyatı, kültürü, şiiri onu iğrendirir.
Ha… Bir de sokak ortasında tanesi beş yüz binlik kurşunlarla beyinleri dağıtılır. (Bak. Hrant Dink)

Önceki İçerikGİDEN GİTSİN, SEN KAL!
Sonraki İçerikBÜYÜK ÇOCUK