DÜNYAYA AĞIT

3

yaşamak zorda kalmış bir tereddüttür efendim
bir medet bekleyen beklesin kalbinden
yeryüzünde hiç olmadığı kadar nadir
yer yüzümüzde
bir tutam tutkuyla yaratıldı
melekler katından düştük
indik nedamet çukurlarına
ve resmi evraklarla örtüldü ayıplarımız
çocuklar matbaa harfleriyle karşılaştı
ilk saatlerinde sabahın

bir masalın çekiciliğine yürüdü
kendini ağırdan satan her ne varsa
masalın ve saçmanın
çünkü aşkın ömrü
vakitsiz bir nefretle uzatıldı
çünkü
gitmekten gelen ayaklarımızda
nice yorgunluklar birikti sonra

zeytin
mısırekmeği
ve karpuz
burada esirgendi bizden
ihsan ve yakarış esirgendi
ne çare
arşa vuran iştihalarla
yolumuza çıkan harami
sabır sofralarımızda
kıtlık esirgenmedi

yaşlıların göğsünde vurgun yemiş
anılar gibi mahzun
alnımızda onlarca derin çizgi
yüzlerce miadı dolmuş sevda
yazgımızdan
ayna kırıklarında
genç kızları gözetleyen
utanç esirgenmedi

biz artık olumsuz ünvanlarla hatırlıyoruz seni
haniydi ellerin
türlü bereketler sunacaktı toprağımıza
haniydi
nadasa kalan yüreğimizde
üşümüş dualar titreyecekti
yani sen doğruyu gösterecektin bize
hiç varılmamış kadar doğruyu

yanıldık
adını çekmedi delikanlılar
kura torbalarından
adına çektiler ama
uzun kış gecelerini

heyhat
aldanışların lugatinde bodur
ağzımızda
yeknasek bir anlamla tanımlandı duruşun
uzağız
aykırı bir hayal gibi
kendimizin kenarında yürüyoruz
yani dilde dikine duran bir kelime
bilmez kime sataşacağını
meydan büyütür ancak
uzun süren bir kavga
onulmaz izler bırakır
her iki tarafta da

hiç durulmadın işte
ki çığlıklar peşinsıra ugurladılar seni
ağlayışlar boyunca pervasız
mekansız bir gölgeye iltica etti ruhun
üzerinde minhani çizgileri
orda haritalandı
orada
yorgunluklar
kasları aşındıran lanetler eşliğinde
tekil ağırlıklarla taşındı
yalnızlık bile
omzunda kainatın bilinçsiz yüklenişi
kararsız bir ihtimalle gönendi bizden

ey varlığın atası hayat
dönüp bakmadın bize

Önceki İçerikKIZIL ELMA VE ÖTESİ
Sonraki İçerikTARKOVSKİ’NİN DÜNYASI