OTUZ VAKTE KADAR VEYA GECİKMİŞ BİR RAMAZAN YAZISI

2

Volkanlar ne dillerden ne de gönüllerden süzülür otuz vakit… En kutlu vakitlerin adlarıdır bunlar… Susmak en çok bu vakitte sükûnet yayar gönüllere… Tebessüm gülistan, ağlamak baharistandır otuz vakit… Bir inkılâp gerçekleşir ruhun endamlı kapılarından içeri giren…

İçe doğru derinleşmenin, yolcu olmanın gereğini en iyi hissetmenin aşkını yaşar yürekler… Benlik kendi hevasını yitirir, heva kendisini yer bitirir bu vakitlerde… Fırsattır, heyecandır, yoldur, zamandır otuz vakit… Tam otuz mukaddes parça… Gözlerden süzülüp gönüllerde açan gökkuşağı ve mahya… Cana can katan, cesede ruh giydiren, anlamsızlıkları yırtan, anlam arayışını güçlendiren…

Otuz vakte kadar yerin ve göğün elleri semaa kalkıktır. Geceden başlayan rayiha sabahın enfes kokusuna karışarak güne yayılır. Gün gelir ‘bin ay’ kesiliverir, ‘kadir’şinas oluverir. Zaman tam da bu noktada rahmetin en sağanağına zemin olur.

Bu vakitler, susamanın bereketini bedenin hücrelerine pompalar. Ruhun gerçek mevsimler yaşadığı bu demleri yaşamamak ne büyük nasipsizlik… Bu demde, uykuya ve uyuşukluğa başkaldıran bir yürek asla rücu eder. Cennet misal baharların tadını dünya gözüyle ve yeryüzü yüreğiyle dinlemek isteyen bu vakte sığınır. Bu vakte sığınan dimağ kuş gibi hafif, dünyayı üzerinden atmış, kuşluk vaktinin ruhunu emzirmiş olur.

Gece bir başka tulu eder bu vakitlerde…

Karanlığı göğüsleyen gece bir başka aydınlıktır bu vakitlerde… Gecenin en beyaz rengiyle boyanır kâinat… Sümbül sümbül gündüz kesilir gece… Bu vakti sahur kandiliyle, ezeli kelamın sesiyle mucibince süslemek… Mü’min bir zeminin, mümbit bir semanın ve olgunluğa yoğunlaşan kalplerin merkezidir bu vakitler…

Otuz vakte kadar

Otuz vakit içinde yoksulun hayat hikâyesi gönüllerde yankı bulur. Herkes kendi yoksul gönlüyle başlar güne ve yoksulların hayat yükünün altına elini koyma fırsatını yakalamış olur.

Oruç arındırır, oruç, gözlerin önündeki perdeleri yırtar.

Susmak bu vakte en çok yakışandır. Bu vaktin dırahşan çeheresi susmakla konuşur. His ve tefekkür burcu bu vaktin karakteridir.

Bir bahar esenliği gibidir bu vakitlerin iftarı. Ölümü özleyen dudaklar iftar sofralarında tadar faniliği. Sevinç katmerleşir. Geleceğimizin gürleyen yüzü, bereketi bu vakitlerin her salisesine sinmiştir. Fırsatlar peş peşe sıralanmıştır. Dua, boy boy semaya yükselmiştir. Kurtulmaya yanaşın diye münadiler hararetle seslerini yükseltmektedir.

Oruç, olmaktır.
Oruç, tutmaktır, tutunmaktır.
Oruç yorulmaktır.
Gör bizi ey kutlu zaman…

Önceki İçerikYILDIZ RAMAZANOĞLU’NA SORDUM
Sonraki İçerikÖZLEM