BİR AVUÇ YANLIZLIK

2

Bu zamanın en mühim meselelerinden biri insanın kendi nefsini ikna etmesidir.

Çorak bir rüyada yalnızlık biriktirmekten alıkoy düşlerini.

Kapıda seni bekleyen yalnızlıkları içeri almadan yalnız kal ve sabırla düşün.

Ayaklarım ne zaman yere basacak, ben ne zaman yerli olacağım. İnsanlar arasında insanlardan bir insan olma veya yalnız kalmanın hususiyetini ne ölçüde anlamışım diye soruyorum kendime?

Yalnızlığın çepeçevre sardığı dünyamın içinde gezinirken gördüklerimin sahihlik derecesi ne kadardır?

Yalnız kalmak ile yalnızlık aynı şeyler mi acaba?

Yalnızlıktan murad nedir? Kimler ve niçin yalnızlık? Mutlak yalnızlığın buutları nelerdir?

Ey kendini yalnız zanneden kalabalık insan! Bilir misin düştüğün, küçültülmüş koca bir hezeyandır seninki. Nasıl zannedersin ki asıl mal sahibini kendini?..

Çoğaldığın, çoğaltıldığın doğru değil diyorsun, kapıda seni bekleyen bir sürü yalnızlığın olduğunu söylüyorsun.

Evet, dokuduğum bu kapı beni tırmalayacak, beni yalnızlığa bulaştıracak. Yalnızlık tadacak tenim, yalnızlık yalvaracak bedenim ve ruhum yalnızlık yalayacak. Bir süre böyle devam ededursun, hayat yalnızlığa adapte olacak adeta…

Güneşin asaleti yalnızlığında saklıdır.

Çalacak başka kapısı olmayanların çalacağı yalnız birinin kapısı vardır.

Yalnızlık, biricik yalnız ve aziz olana yönlendirirse mükemmel bir anlam kazanmış olur.

Gideceğim başka kapı yok. Ben. Ne varsa bunun içinde işte. Kalabalık ve yalnız.

Toprak ‘ben’ in içinde, ateş, öfke ve gurur ‘ben’in içinde. Yalnızlık da var onda. Daha neler var neler…

Sırası mı yalnızlığın şimdi diyenleri de biliyorum. Tam sırası. Avuç avuç kendinden uzaklaşanları gördükçe tam da sırası diyorum yalnızlığın. Adamlılığın hali. Büyümek için tüketilen enerji yalnızlık. Bunun için sırası.

Her gün tomarca biriktirdiğim duyguları akşam beni kapıda karşılayan yalnızlığa hibe ediyorum, geriye avuçlarımda taze yalnızlıklar kalıyor, görüyorum. Âlem böyle deveran ediyor. Sular böyle çoğalıyor. Derviş bu şekliyle kendinden geçiyor. Başka türlü ‘bir’ gerçeğini haykırma yöntemini bilmiyorum. Sessiz sedasız büyüyen yalnızlıklardır içimizdeki devleri güvercinlere dönüştüren. Yalnızlığı giyene yaklaşan hüzün ile biçim alır. Arif isen veya kendin olmak istersen, ‘içine doğru derinleşip dibi görünmeyen bir kuyu olmak ’ istersen yalnızlık kapıda seni bekliyor.

Varlık bizi destekliyor. Yalnızlığın ‘tek’likle ilişkisini kuruyor. Her ‘yalnız’ ‘tek’ olanın kucağında çoğalıyor, ‘tek’, gerçek ‘yalnız’ sıfatına bu suretle sahip olduğunu bize öğretmiş oluyor.

Yalnız ve asude baharlar bizi bekliyor.

Sur’a yalnız üfürülecek…

Bir yer var ki asla iki kişilik bir programı kabul etmiyor. Yalnız. Teke tek veya…

Hesap günü var ya, işte orası da yalnız kalabalıklarla doludur.

Bir içimlik çay tadında o kadar çok yalnızlıklar var ki… Düşünmek, yazmak, kılmak, gülmek gibi… İnsanı demleyen anları kovalar yalnızlık ve insanı insan kıvamını kor.

Ey beni benden söküp atmaya kadir olamayan yalnızlığım! Beka hislerim beni acelecilik, acemilik ve yalnızlaşan duygularımla suçluyor.

Daha çok yalnızlık bereketi, daha çok Sen, yalnızlaştıkça daha çok Sen, elimden tut Allah’ım.

Önceki İçerikKAR DÜŞLEMESİ
Sonraki İçerikSÖMÜRGECİLİĞİN PSİKOLOJİSİ