YOLCU’NUN 89. YÜRÜYÜŞÜ: “KİTABA, ÇAYA VE ZEYTİNE YEMİNLE…”

13

yolcu-89-kapak

Kervandakiler:

*ömer idris akdin *mustafa Karaosmanoğlu *şevket hüner *mustafa uçurum *şükran kara *aziz savaş *abdullah çevik *akif dut *rıza kemal g. *ömer vural *faik öcal *necati atilla soykan *yıldırım beşkardeşler *ömür yaşar kondel *banu özbek *müştehir karakaya *lütfi bergen *yılmaz türker demirbaş *mehmet aycı *sueda kurt *bülent sönmez *aykağan yüce *sena Alper *mustafa everdi *hamza çelenk *mahmut coşkun *osman sevim *hikmet kızıl *merve can *davut güner *zahit hatem *bünyamin Doğruer *mehmet aktaş

*Ömer İdris Akdin Seyir Defteri’nde yazdı:

“Bugün milyonlarca insanı içine hapseden sosyal medya platformları, her kişiye özel dünyalar oluşturarak bir nevi muhatabının kendi cennetini kurmalarını sağlıyor. Biyometrik olarak algı, davranış, tutum ve refleksleri kodlanan her bir insan için kurgulanan yapay bir cennet. Burada rahatsız edici bir tavır yok. Yani siz nasıl bir haleti ruhiyede iseniz haber akışlarından tutun da reklamlara kadar önünüze aynı özellikte görüntüler geliyor ve bu yapılandırılmış bu gerçeklik içerisinde sanrıların kozasında yaşamaya başlıyorsunuz. “

*Selçuk Küpçük, Mecmuanın Orta Yeri’nde Nureddin Durman’ı konuşturdu:

“Nihayet 15 Temmuz 2016 gecesinde:  Ey gecenin mehtabına konmuş, Jetlerin helikopterlerin yaylım ateşine, karışan salâlar eşliğinde darbeye karşı çıkan bir halk olarak, tankların silahların karşısında duranların kahramanlık şiirleridir. Toplumcu, toparlayıcı, halkın hissiyatına tercüman olan şiirler toplamıdır: Özgürlük İçin Bir Şarkı”

Şevket Hüner, Son Morisko, Akif Emre’yi andı:

“Moriskolar yaptıkları eserlerin bir kenarına “La Galibe İllallah” imzasını atıyorlardı. Yani her türlü zorluğa rağmen ümit kesmedikleri Allah daima galip olandı. Bu da Müslümanların verdikleri eserlerle İslam’ın izzetini yaşatmak zorunda oldukları ana fikrini canlı tutuyordu. Çünkü bir eserin hangi medeniyete ait olduğu, onu yapanın tasavvuruna, estetik anlayışı ve emeğine bağlıdır. Akif Emre’nin eserlerinde de bu imza ayan beyan görülür.”

Banu Özbek “The Party” filmini inceledi:

“Ne kadar uzun ve karmaşıksa da, her yazgı gerçekte tek bir an içerir; insanın kim olduğunu anladığı an.” der Borges. Pekâlâ tersi de geçerlidir; insanın kim olmadığını anladığı an.

*Lütfi Bergen, Evlilik Müessesesi üzerine çalıştı:

“Nikâhlanan karı-koca, kendilerini geçmiş tüm Resullerin sünnetine bağlamış olur. Kadının erkeğine, kocanın karısına bakışı, tebessümü, latifesi, yumuşak sözü, bir bardak su getirmesi sadaka olur. Nikâh ile birbirine bağlanan bu kadın ve erkek sözlerine sadık kaldıkları sürece cihatlarını yükseltir, sadakalarını arttırırlar. Sıdk üzere yaşadıkları ve hallerini bozmadıkça sıddîk sayılırlar.”

*Mustafa Everdi, ‘Köye Geri Dönüş Ütopyası’nın üzerinde durdu:

“Yoksulluk moral değer olarak devlet tarafından sürekli anlatılsa da, zenginliğin ayırdına vardılar, sahip oldukları bırakıp gidilecek gibi değil artık. Şehre ve metropole yerleşip kamu bütçesindeki hisselerini artırmakla meşguller bugünlerde.”

*Osman Sevim Aliya’nın portresini çizdi:

‘’Allah’ım, olması gereken yerin uzağında yaşayan bu talihsiz ve yalnız halkıma yardım et!’’ diye sık sık dua eden liderdir. O, halkına ‘babalık’ yaptığı için Bosnalının ‘’Babo’’sudur.”

Önceki İçerikYOLCU’NUN 88. YÜRÜYÜŞÜ:
Sonraki İçerikYOLCU DERGİSİ 90. YÜRÜYÜŞ: “NEFRETİN ÇAĞINDA; KAYITLARA GEÇSİN DİYE BİR MENEKŞE ÇIĞLIĞI