94. Yürüyüşünde Yolcu; “BİZDE KUŞLAR FİLLERİ YENER!

4

yolcu-94

KERVANDAKİLER:

*ömer idris akdin *mustafa karaosmanoğlu *şevket hüner *arif arcan *zekai günal *mehmet aycı *erdal ergenç *gökhan akçiçek *harun sönmez *barış dalkılıç *rıza kemal g. *fatih tezce *enes yeşil *ilyas sucu *mustafa uçurum *kerim aral *yahya burak gül *faik öcal *ilyas sucu *ömer vural *ali fırat *abdullah çevik *lütfi bergen *ümran yaka *beyza nur yüksel *mehmet pektaş *ismail delihasan *hikmet kızıl *sümeyye yüksel üstündağ *muaz ergü *mustafa everdi *muhammet baran aslan *hatice tataroğlu *müslim kılıç *bülent keçeli/ selçuk küpçük *mehmet aktaş

*Ömer İdris AKDİN SEYİR DEFTERİ’ne yazdı:

“Duruşumuzu etnik ve mezhebi aidiyetlerimiz belirlemez. Duruşumuzu emperyalizmin topraklarımıza, aklımıza ve ruhumuza ne şekilde tasallut ettiğini bilmek, bu çok boyutlu saldırıya karşı nasıl tavır geliştirdiğimiz belirler.”

MECMUANIN ORTA YERİ

*Osman Sevim Abdulselam DURMAZ’ı konuşturdu.

“Her eser doğduğu coğrafyanın bir parçasıdır.”

*Mustafa KARAOSMANOĞLU, İsmet Özel şiiri üzerinde kendini anlattı:

“İsmet Özel şiirinin metalik tınısı ve bütün parıltısıyla beraber kuşandığı hırçınlık, beni gençliğimin önünde farklı bir şekilde sahaya sürebilirdi. Artık gündüzleri hayata bağırabilecek bir cesarette hissediyordum kendini. “Bıkmadım/ koyu renkler kullanıyorum hayatımda/ koyu mavi, acıyı anlatırken” militan bir kendi insanı ne kadar da kışkırtıyor değil mi, hem de boynundan ta ayaklarına kadar.”

*İlyas SUCU, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün neden kapatıldığı üzerine yazdı:

“Enstitü imgesi, aslında Tanzimat’tan Cumhuriyet’e devredilen bir zihniyeti açığa çıkarmak için kurgulanmıştır ki o da şudur: Devleti yıkılmaktan kurtarmak ve ardından kalkındırmak amacıyla yönetici sınıfın bir tercihi olarak başlatılan Osmanlı/Türk modernleşmesi, daha başından itibaren zorunlu bir tercihtir.”

*Lütfi BERGEN, Gariplerin Allah’ına vurgu yaptı:

“1980’lerden itibaren İslâm dünyasında toplumsal değişim meselesi artık devletlerin modernleşme çabalarından koparak anlaşılmaya başlandı. Cevdet Said’in “Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları” kitabındaki tezi bu amaçla kaleme alınmıştı ve İbn Haldun, Malik b. Nebi, Seyyid Kutup gibi müelliflerin fikirlerini tartışarak çıkış arıyordu.”

*Muaz ERGÜ, Anadolu’nun mağrur ve mağlup hüznün kaleme aldı:

“Muhsin Yazıcıoğlu ateşten, kordan müteşekkil süreçlerin içinden geçip gelmiş. Her saati mücadeleyle şekillenen bir ömür. Din, iman, vatan, mukaddesat uğrunda güle oynaya feda edilen gençlik.”

*Gökhan AKÇİÇEK, yaşamının penceresinden olan bitene baktı:

“Çocukluğumun mahalle ve komşuluk münasebetlerini de hatırlatmam gerekiyor. Saygı ve sevginin hüküm sürdüğü, onurun, merhametin ve tevazunun hayatı çepeçevre kuşattığı bir mevsimin adı idi çocukluğumuz. Hemen hemen herkes olduğu kadar iyiydi, güzeldi ve anlamlıydı.”

*Hatice TATAROĞLU, Postmodernizmi irdeledi:

“Postmoderniteye yaklaşımlar iki temel gruba ayrılır. Birinci grupta yer alanlar postmoderniteyi, moderniteye karşı geliştirilmiş bir eleştiri olarak kabul ederken; ikinci gruptakiler, postmodernitenin moderniteden türediğini ve modernitenin bir özel durumu olduğunu iddia ederler.”

*Selçuk KÜPÇÜK, Ücra Dergisi’nden Bülent Keçeli ile, dergicilik ve şiir üzerine söyleşti:

“Merkez dergiler şiirin ana sorunlarını teğet geçmişlerdir.”

Önceki İçerik93. Yürüyüşünde Yolcu: “DOĞUDA BİR BABA VARDI/ BATI GELMEDEN ÖNCE…”
Sonraki İçerikYolcu 95: “DAĞIN ARDINDA KİM VAR?”