EBEDİLİĞE DAİR

Deneme by Yahya Kurtkaya 2 yorum »

Hayatı, ona yüklediğimiz anlamlar toplamı diye nitelemek; sıkışıp kaldığımız köşemizde sonsuzluğa dair üç beş kelamımız olmasını sağlayan bir yorumdur. Ta ki aslımızın manasından çıkıp; varacağımız güzelliğin dergâhında bir nokta olmanın şerefine dair sırrımızın yankısında kendimizi görebilelim…
Yaşamak manasında, gelgitlerin demlediği bir yürek, maneviyatın efsununa yaslanmadan kırıklarını onaramaz. Zira varlığın şükrünü yansıtmak; içsel bir hissedişin dilin maddesinde bestelenmesinden geçer. Bu da, sonsuzluğun kapısında oturup; yağmurların büyüttüğü bir yüreğin nabzında ağlamanın gizine ermekle var olur. Bunun içindir ki; gözlerin hayâsının tekilliği; çokluk sırrından daldığımız denizden yüreğe çokluğu kaçırmadan; okyanusun dibindeki incileri, mercanları seyredebilmenin şeklidir.
Karmaşık bir yapıda varlık dairemize giren yaşamak; avuçlarımızın içine güneşi alıp da; yanmanın olmamasının yalanlığı kadar serapsal bir minvalde seyreder sırrını. Yanidir ki, gecenin dervişliğini yüreğin çölünde hissetmek; günün sükûnetini aynaların ardında unutmaya muktedir olabilmenin canında can bulur. Bunun için, eğer hala geceye dair ve varlığa dair ve aşka ve kalbe dair ruhumuzun tekâmülü için bir ukdemiz varsa; bu yaşayabilmenin müntehasında dirilişe dair üç beş kalama sahip olma lüksümüz var demenin adıdır.
Devamını oku »

BİR ÜÇGENİN ORGANİK ZARARLARI

Şiir by Mustafa Karaosmanoğlu yorum yok »

adının zoruyla başlıyorum
alın yazım
adında bir çekim var
biliyor musun
ona aldanıyorum

kadın orada
ruhumla tenim arasında
sıkışan bir hayaldir
talana uğramış bir anı gibi
kadın
dipsizlik denizinde
çakan yıldız misali
kaybolmaya meyyaldir

Devamını oku »

BAŞIMDA DÖNÜYOR HAYAT

Şiir by E. İbrahim 17 yorum »

Hep yorgun bir gün sonu oluyor ayaklarımı dayadığımda kanepenin kenarına.
Gözlerim beyaz tavanın tek siyah noktası etrafında dönüyor.
Dönüyorum sabahtan başlayarak ayak uçlarıma.
Ucu kırılmış bir kalem gibi, kurumuş bir nehir gibi her şey.
Her şeyi yeniden gözden geçirmek gerek diyorum, artılar, eksiler, çapraz, geometrik.
Geometrik bir yanı yok hayatımın, her şey yuvarlak, sağlamasız hesaplar.
Hesabı verilecek ne çok şey var, ve ne kadar az hesaba dahil olacak olan.
Olan ve olmakta olan her şeyde bana düşen hep bir eksilti oluyor ve neden hep bir hüzün tadı damağımdan ayrılmayan?
Ayrıksı bir damar var demek ki bende.
Bende mutluluk tutmaz bir toprak parçası.
Parçalanıyor hayatım durmadan, içim, yüreğim.
Yüreğim bütün  yetimliklerden bir pay bulup çıkarıyor nasılsa.
Nasıl oluyorsa hep geç kalıyorum hayata.
Hayat düşmüyor yakamdan.
Yakamda boynu bükük kalıyor karanfiller, şebboylarsa ağlamaklı bir titreyişe tutuluyor.
Tutuluyor ay denize bir gece vakti.
Vakitler geçiyorum hayatımdan, mevsimler geçer gibi, hiçbir mevsim oturmuyor üzerime.
Üzerimde çağlardan beri sürüp gelen bir ağırlık, dinmeyen bir sızı, göğsümün sol yanında iyileşmeyen bir yara.
Yaramı yaralıyorum durmadan, ateşe köz verir gibi, yaraya tuz basar gibi, durmadan.
Durmadan aynı hikayeyi yaşıyorum, aynı rüyaya uyuyorum. Felah bulmuyor kahraman, ne vurulup ölüyor adam gibi, ne de kaçıp kurtuluyor.
Kurtuluş umudu taşımıyorum içimde, içimde yeşeren bir filiz yok.
Yokluğa çekmiyorum varlığı ama var olan sahici bir yokluk oluyor hep.
Hep yorgun bir gün sonu oluyor ayaklarımı dayadığımda kanepenin kenarına.

BİRGÜN VAR YA BU MÜNZEVİ ÇOCUKLAR;TAA ALNINIZIN ORTASINDAN SEVECEKLER SİZİ BAYIM !

Deneme by Ahmet Usta yorum yok »

Efendim!..
Sevgini kazanmak için elimizden geleni yaptık inan.Tayfalarını evlerimizde ağırladık. Ölü kadın ve çocuklar bir de yitik medeniyetler adına. Cehenneminde yak bizi bayım. Ne olur yak bütün  tövbelerimizi. Özgürlük naraları senindir şimdi her vuruluşumuzda.
Bütün kurbanlar sizin bizi sevmeniz içindi, yinede bilemediniz. Hayat bize acı, bize  ateş, bize zümrüd-ü Anka  bayım.
Yanılıyorsun. Sinirli değilim.Tepeden tırnağa ebu Zer. Sen acının ötesini bilir misin bayım. Sürekli payımıza ölüm düşse ne yazar. Ölmek çoğalmaktır. Bilemezsin. Bütün gerekçelerine kardeleniz bunu da bilmezsin.
Şimdi çocuklarımız ne çok yetim…
Yapayalnız olabilirim. Kanımız akmaktan donmuş olabilir.Gövdem bana yabancı olabilir. Limanlar bomboş olabilir. Dost meclisimizde vefa unutulmuş olabilir. Ayaklarımız sürçmüş olabilir. Sermayem sitem olabilir. Söz söyleneceği anı bilir..
Aşk kabardığında isyan yoldadır unutma.Sen saldırdıkça uslandık bilendi bıçaklarımız. Tohumun bozuk bayım.Yeşermez. Sürekli sarktınız Gecelerimize/ Gündüzlerimize. Cümle alem kan revan. Kan yalattınız köpeklerinize. Avazımın yanardağ oluşunu bekle.
UNUTMA BAYIM

İYİ Kİ İSMET ÖZEL VAR

Deneme by İbrahim Tökel 14 yorum »

Şair ve düşünür İ. Özel, son çıkışlarıyla yine düşünce hayatımıza girmiş bulunuyor. Özel’in son birkaç yıldır ortaya koyduğu “Türklük” bağlamındaki farklı çıkışlar, Ankara’da verdiği son konferansla devam ediyor. Konferansın ismi de alabildiğine ilginç; “Tanrı, Türkleri diğer milletlerden üstün yarattı…”
Bu konuşmada ve konuşmanın yankıları üzerine verdiği röportajlarda, Özel, şaşırtıcı ve bir o kadar etkileyici üslubuyla yine zihinleri bulandırdı, kafaları karıştırdı. Ama eklemek gerekir ki yine O’nun üslubuyla söylersek; “Karışık kafa iyidir!”
Bu yazıda İsmet Özel’in “ne” söylediğinin değil, “nasıl” söylediğinin üzerinde durmak istiyorum. Gerçekten de Özel’in söyledikleri kadar, bunları nasıl söylediği de önemli. Özel’in üslubu hiçbir zaman kolay olmadı. Ne şiirleri ne de düz yazıları öyle hemen sindirilebilecek metinler değil. Hatta içinde bulunduğu bütün ideolojik gruplar veya sevenleri dahi onu anlaşılmazlıklar, seçkincilikle, elitizmle suçladılar.  Özellikle İslamcı çevreler İ. Özel’i daima anlaşılmaz buldular. Özel hiçbir zaman kolaycılığa, popülizme, kendi deyimi ile ” hokkabazlığa” kaçmadı. O, kulağını gösterecekse elinin en kolay uzanabildiği kulağını değil, uzanırken zorlanacağı uzaktaki kulağını seçti. Bizlerse bunu anlaşılmaz bulduk. İsmet Özel bunu niçin yapıyordu? Ya da bunun sebebi neydi?
Devamını oku »