vakti yıldız geçen gökler nerede
nerede
gecenin görücüye çıktığı anı
aranır kılan sabah
bir rûya neden ekşir eski esvaplarına
tene dal budak salan soruysa lisandaki
bu elbette hayata tek başına sorulmaz
çünkü tekbaşınalık soru için değildir
yedeği olmayan şey bekler akibetini
çünkü
ciddi bir iş tutmamışsa beka önünde kader
gelir acımasızca
kendi yüzünü siler
bir çelişki yumağı düşürür içimize
demek ki gerçek bile
ikiye bölünmeye meyyaldir
demek ki
kulak ve göz
akşam ve sokak gibi
o da mirasımızı mecburdur paylaşmaya
106. Yolcu: Cümleler Düşüp Anlam Tükendiğinde…
Gece, zamanın dizine çökmüş ayna dileniyor…
Kaç kez kalemi kırıldı yüreğin anlatamadı iç! Çünkü sükûtun gözleri hep bağlıydı… Umulmazlıktan gelindi rahmet! Oysa karanlık bir berzahtı ebedi aydınlığın gölgesinde!
Ey Rabb;
Körlere ayna dağıtıyor düzen!
Gözyaşları toprağa gömülmüş bir rüyanın mı hamisiyiz!
Niyedir ki hep kan yükü, fehimi kemikleşmiş suret! Istırap ırmağında kaç kez yıkandı bakış! Ve ırmağı kaç kez deryaya ulaştırdı bu akış!
Ey Rabb;
Körlere ayna dağıtıyor düzen!
İnsan neden hep olamadığı kadar başkası kalıyor? Ertelenmiş bir idamın, iple çekilmesi mi; yoksa ipin de idamını beklerken kendisine mi geç kalmak insanın gafleti! Ya da neden insan söyleyemediği kadar kendisi!
Ey Rabb;
Körlere ayna dağıtıyor düzen!
Sözleri kaskatı kesilmiş vaiz! İnanmadığı hikâyeyi betimliyor… Hayat; hep yüreğinin arkasından vurmuş rüyaları! Gaye, nizamı sürer avuçlarına aşkın! Darağacı tanır bir’i! Sükûtun iksiri, vaade kırpılan kirpiklerin sevdasında mahfuz!
Ey Rabb;
Körlere ayna dağıtıyor düzen!
Devamını oku »
ŞAİRİN KONUMU
F. Kafka kendisiyle yapılan bir söyleşide şairin, diğer insanlar karşısındaki konumu hakkında şu kışkırtıcı tespiti yapar; ” Şair her zaman toplumsal ortalamanın altında ve daha güçsüz bir varlıktır. Sırf bu yüzden dünyadaki mevcudiyetinin ağırlığını diğer insanlardan daha çok hisseder.” Bir anlamda Kafka, şairin diğer insanlardan daha zayıf ve güçsüz biri olduğunu söyleyerek sanatçının kibir ve sözüm ona farklılık peçesini indirmektedir. Esasen bu tespit şiir ve şairden öte bütün sanat disiplinleri açısından geçerlidir. Diğer yandan şairi (veya sanatçıyı), büyük veya erişilmez yapan şeyin ondaki bu zayıflık olması ilginç bir paradoks olarak görülebilir.
Şiire ve sanata değin bu tür farklı ve kışkırtıcı değerlendirmelerin kültür ve sanat hayatımıza son derece yabancı olduğu kanısındayım. Büyük bir şiir geleneğinden gelen kültür ve sanat hayatımız içinde şair denilen mahlûk; büyük metafizik hissedişlere sahip, tanrısal iklimleri soluyan, gecesi ve gündüzü belirsiz, adeta göksel bir varlıktır. Bu yüzden Kafka’nın ki gibi son derece mütevazı bir şiir-şair yorumu bizlere yadırgatıcı gelmektedir.
Son Yorumlar