YOLCU’NUN 85. YÜRÜYÜŞÜ: “DÜNYAYA GELMEK SALDIRIYA UĞRAMAKTIR!”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

Yolcu dergisi sayı 85

KERVANDAKİLER:
*ömer idris akdin *e. İbrahim *müştehir karakaya *meymet aycı *behçet gülenay *faik öcal *aydın hız *ali korkmaz *idris söylemez *aykağan yüce *yahya yusuf erdem *arif arcan *ümran yaka *rıza kemal g. *tayyip atmaca *mustafa karaosmanoğlu *şevket hüner *nihat ilhan *adem turan *lütfi bergen *enver turan *davut güner *ismail aykanat *ismail korkmaz *eyyüp akyüz *muhtelif delikanlı *bilal can *mustafa öner *bülent sönmez *hikmet kızıl *suat tekin *selçuk küpçük *sultan alak *bünyamin doğruer

*Ömer İdris Akdin Seyir Defteri’nde yazdı:
“Şimdi iyisiniz. Çok iyisiniz. Yerinde durmaz, çakmak çakmak gözleriniz, kınından çekilmiş kılıç gibi sözleriniz… Dava deyince durulan öz suyunuz. Şehirle kendini sınayan, varoşlarından başlayarak nerede bir kötü, art niyet, olmaz işler… yakacak kadar ateşi içinde taşıyan gönüldaşlığınız. Hepsini bitirecekler. Külünüzü göklere savurup sizden kalanlara nostalgia deyip gülüp geçecekler. Önünüzde yürüyenlerin nasıl çarpıldığını, eridiğini ve sonunda geçirmiş oldukları evrimle tanınmaz hale geldiğini hayretler içinde göreceksiniz.”

*Mecmuanın Orta Yeri’nde Ali Bedir, Necdet Subaşı’yı konuşturdu:
“Hayat değişiyor, paradigmalar yeniden inşa oluyor ve zihniyet yapıları da altüst oluyor. Hayatımıza geçmişte olmadığı kadar yeni ve kapsamlı pek çok şey katılıyor. Etkileşim doğal, ama bunun kontrol edilebilirliğini sağlamak dindarlıkla, dinle ilgili mesafe bilincimizle yakından alâkalı.”

*Lütfi Bergen, “İnsanın saldırganlığı” üzerine yazdı:
‘İnsan yeryüzüne fırlatılmış bir varlıktır.’ veya ‘İnsan dünyaya gelmekle saldırıya uğramıştır.’ ifadeleri varoluşsal bir kurguya kapı açmaktadır. Birinci önermede insanı yeryüzüne fırlatan gücün ‘Tanrı’ olduğunu ve ‘insan’ın ikincilleştiğini yani değersiz bir nesneye dönüştüğünü düşünmek olasıdır.

*Mustafa Karaosmanoğlu “Yemen Türküsü” üzerinden çocukluk yolculuğuna çıktı:
” Türküler vardır, bir hikayeye yazılırlar, sözün sonunu söylerler hayatın kulaklarına. Tanıdık bir duyguya yaslanır öyle beklerler kanatacakları ne kadar kalp, ne kadar taze hayat varsa. Hüzne dair söyleyecekleri bir şeyler, terennüm ettikleri melodileri bulunur çıkınlarında.”

*Ali Korkmaz “Karşı devrimin başlangıcı”nı kaleme aldı:
“Altı yüz otuz iki yılında başlayan karşı devrim, günümüzde de en ağır şekilde devam etmektedir. İslam ümmetinin zillet içerisinde, bilim ve hukuktan uzak, sadece geçmişinde yaşadığı olumlu örneklerle övünen ve avunan kişilerden oluşmasının temel nedeni de budur!”

*Arif Arcan “Nefretin Anotomisi”ne değindi:
” Son üç yüzyıl, insanın insana yönelik duyduğu nefretin ulaşmış olduğu devasa boyutlarını bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermiştir. Yasak meyveye el uzatarak cennetten çıkarılmanın faili olan insana duyulan nefret ile cennetten çıkaran Yaratıcıya karşı duyulan öfke yeryüzünde bir cennet kurabilme girişimleri ile açığa çıkmaktadır.

YOLCU DERGİSİ KÜNYE BİLGİSİDİR:
*Kurucusu Mustafa ÖNER *Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü DH B.Y. Adına Abdullah ÖZDEMİR *Genel Yayın Yönetmeni Ömer İdris AKDİN *Yayın Danışmanları Ahmet USTA & Bülent SÖNMEZ *Yayın Kurulu: Selçuk KÜPÇÜK, Dursun Ali SAZKAYA, Mustafa UÇURUM, Bilal CAN, Eyyüp AKYÜZ *Görsel Yönetim Ferhat KALENDER *Yayın Editörü Yılmaz Türker DEMİRBAŞ *Yönetim Yeri: Pazar Mh. Şehit Nuri Urun Sk. No.13 Samsun *Ankara: Tuna Cd. Bulvar Pasajı No. 3/2 Tel: 0 312 430 3 088 Kızılay *E-İleti yolcudergisi@gmail.com *Seyyar Telefon: 0505 781 0- 0 506 389 33 05 *Yayınlanan yazılardan okur da sorumludur. *Cezaevlerine ve garibanlara ücretsiz gönderilir. *İki ayda bir yayınlanan yerel süreli yayındır. *Hediyesi 5 TL

84. Yolcu: “NE KADAR GİTSEK O KADAR UZAK…

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-dergisi-sayi-84

KERVANDAKİLER:
*ömer idris akdin *hikmet kızıl *mehmet aycı *bülent sönmez *mustafa yıldız *zeki aygur *mahir müjde *günay taşdemir *mustafa ışık *harun sönmez *banu özbek *ali korkmaz *fadıl karlıdağ *mustafa uçurum *ismail kormaz *dursun ali sazkaya *bilal can *a. fahri kurtdereli *faik öcal *lütfi bergen *ümran yaka *hamza çelenk *ferhat korkmaz*naman bakaç *hasan doğan *rıza kemal g. *ibrahim arpacı *bünyamin doğruer *selçuk küpçük *hulusi üstün

Ömer İdris Akdin SEYİR DEFTERİ’NDE yazdı:
“Bu gün Ortadoğu özelinde oluşturulmaya çalışılan yeni devlet ve toprak düzeni, içinde ülkemizin de yer aldığı coğrafyaların yeniden tanzim edilmesini içeriyor. Bölgemizde sürmekte olan kaos, sadece Kudüs’ü işgal altında tutan ve Filistin’de gayri meşru yerleşim merkezleri kurmaya devam eden İsrail’in işine yarıyor. Müslümanların birbirlerine karşı etnik ve mezhepler üzerinden geliştirdikleri husumet, kullandıkları ayrıştırıcı dil bir Siyonist projesi olarak yürürlükte kaldığı sürece İsrail’in tedirgin olmasına gerek yok. Güneyini Etiyopya’dan kopardığı Eritre ile güvence altına alan bu Siyonist yapı, kuzeyde Irak ve Suriye’nin parçalanması ile Kürdistan adı altında başka bir güvenlik bölgesine kavuşmakta. Bir tarihi ve turistik mekan olmasının ötesinde Kudüs, çağın şahitleri olarak bizlere olmakta olanların arka planını feraset ve basiretle görmemizi sağlamıyorsa yeniden düşünmemiz gerekiyor.”

Ahmet Fahri Kurtdereli “Meselesi Olanların Macerası Olur” başlığı altında Erol Olçok portresini denedi:
“Erol Olçok, cesur bir liderdi. Güçlü sezgisi ile sorun alanlarını önceden fark ederdi. Olaylara karşı soğukkanlı yaklaşımı ile kriz zamanlarını başarılı bir şekilde yönetirdi. Feraseti ile olayların gideceği yönü çok iyi görebilir, etkileyici hitabeti ile çevresindekileri ikna eder ve doğru yönde ilerlemelerini sağlardı. Bu yeteneklerini sadece iş hayatında değil, sosyal hayatında da sevdikleri için, dostları için kullanır, her durumda onlara faydalı olmaya çalışırdı. Balık burcundandı. Duygusaldı, romantikti. Şiirlere ve türkülere tutkundu. Bir de klasik arabalara ve antika kokusuna…”

Lütfi Bergen, Şehir Umran ve Millet başlığı üzerinden bir deneme kaleme aldı:
“Biz ise ‘şehir’ kavramının kent-köy veya kabile-devlet çelişkisini aşan başka bir kavrama (‘şehir’e) dayandığını ifade etmekteyiz. Buna göre ‘şehir’ devlet’in değil, millet’in varlığa çıktığı toplumsal sistemdir. İfadelendirmeye çalıştığımız bu düşünceye göre devletler ölse dahi ‘millet’ hayatiyetini devam ettirir. ‘İslâm milleti’ Hz. Âdem’den Kıyamet Saati’ne dek sürecek kesintisiz toplum varlığını temsil etmektedir. Bunun gibi İslâm, Ehl-i Kitap toplumları da başka başka ‘millet’ varlığı olarak benimsemiştir. Ehl-i Kitap toplumlar ‘aile’yi koruyamadıkları için ‘şehir’ de inşa edememektedir. Bu toplumların köy-kent çelişkisini yaşamaları ‘ailesizlik krizi’ ile izah edilmelidir.”

Naman Bakaç ve Ferhat Korkmaz, 12 Eylül sürecinde Edebiyat dergilerinin duruşunu yazdı:
“Türkiye’deki en kanlı darbe olan 12 Eylül’ün, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği üçüncü açık müdahalesi olduğu bilinir. 12 Eylül darbesi hayatın hemen her alanına ilişkin zorlama/düzenlemeler getirmesi nedeniyle günümüzde bile hissedilir düzeyde etkisini sürdürmektedir. Bu etkinin varlığını şu dergiler üzerinde incelemeye çalıştık: Diriliş, Edebiyat, Hisar, Kubbealtı Akademi Mecmûası, Mavera, Milliyet-Sanat, Türk Edebiyatı, Varlık ve Yazko Edebiyat dergileri.”

Bilal Can, Mustafa Kutlu öykülerinde hesap gününe bakışı inceledi:
“Bu cümleler usta anlatıcının aslında hikâyelerinin anahtar kelimelerini verir gibidir: “toplumsal değişim”, “sorumluluk”, “mizah”, “toplumsal yara”… Toplumsal mobilite, sosyal hareketlilik olarak da okunabilen bu kavram, kaygan bir zeminde dolaşıma çıkmış toplumların hareketliliğini açıklamaya çalışmaktadır. Sınıflar arası geçişler, yaş ve cinsiyet dağılımları, iklimsel değişkenlikler, çalışma alanları, teknolojik gelişmelerin etkisi vs. gibi unsurların yol açtığı bu hareketlenişin temel çıkış noktası “kentleşme, kentlileşmedir”.

İsmail Korkmaz, Taklit üzerinden insani savrulmalara vurgu yaptı:
“Kendi ya da ülkesinin gelişimini başkasının aklıyla yapan ya da başkalarının gelişimi için kendi gelişimine ya da ülkesinin gelişimine engel olan bir insan aslında vatan sevgisinden uzak, devletine düşman ve insanına nefret duygusundan başka bir kazanımı olmayan insandır. Ait olduğundan başka bir değerler sistemine entegre içinde olan ve bu entegrasyonu entelektüel bir çaba ya da modernitenin bir kazanımı olarak görenler aidiyet duygusuna sahip olmayanlardır. Doğal olarak bu aydın tipinin evrensel değerlere sahip olması ile kendi değerlerine düşman olması arasındaki o nüansı analiz etmek önemlidir.”

ŞİİRLERİ İLE; *hikmet kızıl *mehmet aycı *bülent sönmez *mustafa yıldız *günay taşdemir *mustafa ışık *bünyamin doğruer;
DENEME VE ÖYKÜLERİ İLE; *ömer idris akdin *zeki aygur *mahir müjde*harun sönmez *banu özbek *ali korkmaz *fadıl karlıdağ *mustafa uçurum *ali korkmaz *dursun ali sazkaya *faik öcal *ümran yaka *hamza çelenk *hasan doğan *rıza kemal g. *ibrahim arpacı *selçuk küpçük *hulusi üstün

YOLCU’NUN 83. YÜRÜYÜŞÜ: “BENİM ADIM KUDÜS”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-83-kapak

BU SAYIDA:

*ömer idris akdin *cahit koytak *yahya yusuf erdem *mustafa yıldız *hikmet kızıl

*mehmet aycı *mustafa ışık *ismail aykanat *rıza kemal g. *aydın hız *faik öcal

*ümit evran *t. zekai karatepe *mustafa everdi *şahin doğan *ahmet demir *behçet gülenay

*banu özbek *ali korkmaz *aydın öztürkoğlu *bülent sönmez *betül gayretli *yılmaz t. demirbaş

*ferhat özbadem *suavi yazgıç *naman bakaç *şaban sağlık *rıdvan özdinç *selçuk küpçük

*EYYÜP AKYÜZ ‘KUDÜS BİZE NEYİ ANLATIR?’ SORUSUNA CEVAP ARADI:

*mustafa yürekli *abdulhamit güler *mehmet s. fidancı *yusuf bal  *yıldırım beşkardeşler

*ersin çelik  *ubeyd abdullah kaya *dinçer ateş  *mustafa uçurum *aydın kol *mustafa ruhi şirin *necdet subaşı *furkan çalışkan *veysel menekşe  *mustafa karaosmanoğlu  *nureddin yıldız

ÖMER İDRİS AKDİN SEYİF DEFTERİ’NDE YAZDI:

“Yüzyıl oldu İbrahimî coğrafya’nın mihenk taşı kalbimizden sökülüp alındı. Kudüs’ü kaybettiğimizde insanlık ile birlikte yürüyen kadim bir dostu kaybettik. Bir umut şehri idi çünkü hangi dilden, dinden ya da ırktan olursa olsun ortak insanlık değerlerini merkez alarak oluşan doğal bir aklı temsil ediyordu. Bu harmoniyi sağlayan Müslümanların bu kente hakim olmalarıydı. Buna hakim olmak da denemezdi. Bu şehir yüzlerce yıllık yürüyüşünde yalnızca İslam’ın esenliğine dahil olduğunda sükut ve selamet buldu.”

AYDIN HIZ, KÖRLEŞME KİTABI ÜZERİNDEN ELİAS CANETTİ’Yİ DEĞERLENDİRDİ:

“Edebiyatta farklı okumalara açık modern metinlerden biri de Elias Canetti’nin “Körleşme” romanıdır. Yahudi asıllı yazar Canetti, Almanya’da yaklaşan Nazi zulmüne işaret etmek adına, aydınlara bir mesaj niteliğinde “körleşme”yi kaleme aldığında, henüz 26 yaşındaydı. 30 yaşında yayınlanan  romanı, Almanya’da yasaklanmış, uzun zaman sonra değişik dillere çevrilerek hak ettiği değeri bulmuştu. Stendal’dan etkilendiğini söyleyen Canetti, basit fakat kurgusunda alegorik göndermeleri ve bohemsi havasıyla daha çok Kafka’yı anımsatmaktadır. “

BANU ÖZBEK, İSMAİL GÜNEŞ SİNEMASI ÜZERİNE EĞİLDİ:

“İsmail Güneş fıtratı esas alan filmlerin yönetmenidir. Dini film çekme gibi bir niyetinin olmadığını, mesaj kaygısı taşımadığını da her fırsatta adeta haykırır. Hepimizin çizgiyi aşabilecek kadar insan olduğumuzu hatırlatır. Başımıza gelmeden (ki ne kadar iyi Müslüman, insan olursak olalım) farkındalık geliştiremeyeceğimiz şeyleri söyler. Öyle yakıştırılsa da bir kesimin yönetmeni değildir. Aslında hiçbir kesimin yönetmeni değildir. Projeksiyonunu halka, insana doğrultmuştur.”

ALİ KORKMAZ, DİNDAR KADININ NASIL SEKÜLERLEŞTİRİLDİĞİNİ KALEME ALDI:

“Ülkemizde gerek iç dinamikler gerekse dünya gelişimine paralel olarak değişimlerin yaşanması sürecinde, bir zamanlar erkeklerin mücadelesine destek veren ve annelik fonksiyonunu öne çıkaran kadınlar dünyevileşmeye, ekonominin sunduğu olanaklardan ve refahtan pay isteme durumuna geçtiler. Bunun biricik yolu da iş dünyasında rol almak olduğu için bir zamanlar karşı çıktıkları argümanları göz ardı ederek sahaya indiler. Artık her biri okuduğu okulun gerektirdiği iş kolunda veya başka kollarda faaliyet göstermek istediler. Ve başardılar da…”

ŞABAN SAĞLIK, KUDÜS’Ü MESCİD-İ AKSA ŞİİRİ ÜZERİNDEN OKUDU:

“Bilindiği gibi Kudüs, üç büyük dinin merkeziydi. Bunlar Yahudilik, Hırıstiyanlık ve Müslümanlık’tır. Bu dinlerin peygamberleri olan Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammet ile diğer bir çok peygamber Kudüs’te yaşamışlar veya bulunmuşlardır. Yani, bir çok peygamber Mescid-i Aksa ile aynı beldede yaşadıkları için, adeta bu mescit ile “hemşehri” olmuşlardır. Şair Mescid-i Aksa’nın dilinden “hemşehrim nebiler” derken bunu anlatmaya çalışır.”

RIDVAN ÖZDİNÇ, ENDÜLÜS’E DOKUNDU:

“İstiklal Harbi, ikinci bir Endülüs olmamak için verildi. Endülüs’ün başına gelenler, diyaloğun, beraber yaşamanın Müslümanlar güçlü olduğunda ve ancak Kudüs’te, Antakya’da, İstanbul’da mümkün olabileceğini göstermesi açısından da yeterince öğretici. Girerken gemileri yaktıran, çıkarken “karılar gibi ağlatan” bir hikayesi vardır Endülüs’ün.”

SELÇUK KÜPÇÜK, 80′LERİN MUHALİF SESİ ÇAĞDAŞ TÜRKÜLER TOPLULUĞUNU İNCELEDİ:

“Yenildik, artık yeni dünyanın değerlerine eklemlenmeliyiz” diyerek kendilerine sunulan konfor karşısında, ideal dünyanın arayışına dair umudunu, yaşadığı bütün acılara rağmen kaybetmeyen bu kahraman, filmin son sahnesinde şehri terk ederken, umudu ve masumiyeti, kirlenmemişliği temsil eden bir çocuğa el sallayarak, bu duyguları onda bulduğunu gösterir adeta. Çağdaş Türkü grubunun bestelemek için tercih ettiği bütün şiirlerde benzer temanın izini sürmek mümkün. Bu yüzden ben Çağdaş Türkü için, 12 Eylül’ün ilk ve son estetik yası diyorum.”

YOLCU DERGİSİ KÜNYE BİLGİSİDİR:

*Kurucusu Mustafa ÖNER  *Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü DH B.Y. Adına Abdullah ÖZDEMİR

*Genel Yayın Yönetmeni  Ömer İdris AKDİN    *Yayın Danışmanları  Ahmet USTA & Bülent SÖNMEZ  *Yayın Koordinatörleri Bilal CAN & Eyyüp AKYÜZ  *Editörler Selçuk KÜPÇÜK  Dursun Ali SAZKAYA Mustafa UÇURUM   *Görsel Yönetim  Ferhat KALENDER  *Redaksiyon  Yılmaz Türker DEMİRBAŞ

*Yönetim Yeri:  Pazar Mh. Şehit Nuri Urun Sk. No.13  Samsun   *Ankara: Tuna Cd. Bulvar Pasajı No. 3/2 Tel: 0 312 430 3 088 Kızılay  *E-İleti  yolcudergisi@gmail.com  *Seyyar Telefon:  0505 781 0 550   *Abone olmak için; 30 TL’yi 12840289 nolu posta çeki hesabına Abdullah Özdemir adına yatırıp, yolcuabone@hotmail.com  adresine bilgi vermeniz yeterlidir.  *Yayınlanan yazılardan okur da sorumludur.  *Cezaevlerine ve garibanlara ücretsiz gönderilir.  *İki ayda bir yayınlanan yerel süreli yayındır.   *Hediyesi 5 TL

YOLCU DERGİSİ’NİN 82. YÜRÜYÜŞÜ: “BİR MUM SÖNDÜĞÜNDE IŞIĞI NEREYE GİDER?”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-82-kapak

BU SAYIDA
*ömer idris akdin *bülent sönmez *mustafa ışık *suavi kemal yazgıç *hikmet kızıl *güven adıgüzel *eyyüp akyüz *müştehir karakaya *faik öcal *mustafa uçurum *ramadan h. Ahmet *ismail kokmaz *rıza kemal g. *bilal can *adem turan *fatma küçüker *banu Özbek *gökhan akçiçek *aydın hız *ahmet tepe *hümeyra odacı *ümit evran *yılmaz türker demirbaş *yusuf bal *ibrahim Türkan *fadıl karlıdağ * osman Atalay *n. atilla soykan *dursun ali sazkaya *selçuk küpçük-abdullah harmancı *yunus karakoyun *rabia kaya

ÖMER İDRİS AKDİN SEYİR DEFTERİ’NDE YAZDI:
“Bunun içindi ki Maveraunnehr’e çarpan ses Anadolu’nun bakir topraklarında karşılık bulduğunda, çöl gibi sonsuz ve direngen bir varoluş çağrısına yoldaşlık etti. Ya da Uzak Asya’nın ruhuna sokulan veya Afrika’nın kara bahtını inanç şafağına dönüştürüp onaran bitmek tükenmez soluk, kuzeyin soğuk ve netameli topraklarında yol aldığında Endülüs gibi bir cenneti insanlığa armağan etti. Yalnızca iyilik yapanların muradına düşecek olan nedir, sorusuna erdemli bir cevaptı bu. Allah’tan başkasına boyun eğmenin zilleti karanlık çağlar gibi yeryüzünde hükümferma olmaya başladığında, kutlu bir selam ile giriyorduk zamanın ve coğrafyanın damarlarına. İnsanlığın zulmetten kangrene meyyal arzularına Allah’ın izniyle vurulacak neşter, yüreğimizde taşıdığımız sırla mukimdi. O sırrın esası her bir coğrafyadan kopup gelen adalet ve asalet arzularının ayağa kaldırdığı yeniden terkip bir sedada gizli; Anadolu ahvalimiz dedik, elhamdülillah.”

SELÇUK KÜPÇÜK ÖYKÜCÜ ABDULLAH HARMANCI’YLA SOHBET ETTİ:
“Geçenlerde bir yazarlık okulu talebem, Allah yazdıklarınızdan razı olsun, dedi. O kadar hoşuma gitti ki… Allah’ın yazdıklarımızdan razı olması “iyi” edebiyat yapmamıza engel değil. Buradaki iyi kelimesi nitelikli anlamındadır elbette. Hem nitelikli hem de Kuran temelli bir edebiyat neden olmasın?”

GÜVEN ADIGÜZEL, DİVRİĞİ ULU CAMİ ÜZERİNE YAZDI:
“Tüm ihtişamı-zarafetiyle yerli yerinde duran, mana nöbetini hiç aksatmadan tutan ve taç kapılarında saklı o hikmete yazılan Divriği Ulu Cami, yaptığı bu ihtişamlı mabed dışında hiçbir yerde izini süremediğimiz kayıp sanatçı, bilge mimar, Ahlâtlı Hürrem Şah’ın 800 yıl öncesinden gönderdiği mesajın hakikatiyle, yüzyıllardan beri üç boyutlu bir heykel gibi durduğu Iğımbat tepesinden tüm manevi görkemiyle bize bakıyor. Bu topraklarda anıtlaşmış her manevi nöbetçi, mühürlenmiş bir hakikatin kapısına taliptir mutlaka, Divriği de ruhuna emanet edilen o kadim sonsuzluğu bekliyor.”

SIDDIK AKBAYIR CEMİL MERİÇ VE JORGE LUİS BORGES’İ KARŞILAŞTIRDI:
“Borges, Fervor de Buenos Aires adlı kitabında topladığı şiirlerini bir dostunun bürosuna gelen ünlü edebiyatçıların paltolarının ceplerine tıkıştırarak bu sanatçıların hepsinin adından ve şiirlerinden haberdar olmasını sağlarken Meriç, Hisar dergisindeki yazılarıyla fark edilinceye kadar, yıllarca kendi köşesinde mazlumun mucizesini beklemekle yetinir.”

İSMAİL KORKMAZ İDEOLOJİLERİN ONTOLOJİK HEZEYANI’NA DEĞİNDİ:
“Emek sömürülürken, siyasi kamplaşmalar çoğalırken, teninin rengi ya da inancı nedeniyle insanlar gettolarda yaşamaya mecbur bırakılırken hangi entelektüel tartışma bizim aydın duruşumuza katkı sağlayabilir. Var olmak nedir ki insan denen meçhul için. Aklına güvenen insan, akla dayalı bir devlet kuracak kadar menfaatlerini bir kenara bırakabilir mi? Sadece toplumsal menfaat için tüm yaşamını insanlığın mutluluğuna adayabilir mi. Nedir insanı bu kadar maddeye tamah ettiren duygu.”

BANU ÖZBEK KİSEKİ FİLMİ ÜZERİNE İÇLİ BİR DEĞERLENDİRME YAPTI:
“Niye yetişkinlik günahlarımızı tövbeden sonra unutur, geride bırakırız da, çocukluk yanlışlarımızı, hatalarımızı hep hatırlarız acaba? Bu kendime izahta zorlandığım bir soru. Çocukken yaptığım yanlışın hep geri dönülemez olduğunu düşünürdüm. Aldırmaz olduğumda bile aldırmaz olamazdım. Zira bir yanlışın, hatanın, günahın geçmişimi, şimdimi ve geleceğimi iptal edeceğini, bir kere kirlenirsem hep kirli kalacağımı düşünürdüm.”

AYDIN HIZ KİTAB-I SİYAH KALEM’İ DEĞERLENDİRDİ:
“Hurufiler, harflere ontolojik öncelik vererek, bütün dini metinleri, harfler üzerinden yorumlama yoluna gitmiş, Kuran’da geçen bazı kıssa ve ayetleri, klasik tefsir yorumları dışında, bu ayet ve kıssalara metaforik anlamlar yükleyerek yorumlamışlardır.”

GÖKHAN AKÇİÇEK EBUZER TERKİBİ OĞUZ HALUK ALPLAÇİN’İ YAZDI:
“Çağlar önce, bütün mülklerin vazgeçilir olabileceğini de hatırlatanlar oldu. Kimimize bir kilim yeter de artardı bile. Günümüzde “kilim” bir ev eşyası markası olunca, televizyon reklamlarında şu sesleri de işitir olduk: “Bir kilim yeter bize…”. Yüzyıllar öncesinin Ebu zer’i, bu günleri hissetmiş midir acaba?”

DURSUN ALİ SAZKAYA BU SAYININ EN UZUN VE EN İÇLİ ÖYKÜSÜYLE GELDİ:
“Buralarda yürek soğutulamaz. Buralarda sana bir gelecek yok yavrum. Ölümü bekleme yeridir buralar, benim gibilerin. Yara nerede açılmışsa merhemde oraya sürülmeli yani demem o ki insan düştüğü yerden kalkmasını bilmelidir.”

YOLCU DERGİSİ’NİN KİMLİK KARTI:
*Sahibi DH B.Y. Adına Abdullah Özdemir *Yazı işleri Müdürü Mustafa ÖNER *Genel Yayın Yönetmeni Ömer İdris AKDİN *Yayın Danışmanları Ahmet USTA & Bülent SÖNMEZ *Yayın Koordinatörleri Bilal CAN & Eyyüp AKYÜZ *Editörler *Şiir Selçuk KÜPÇÜK *Öykü Dursun Ali SAZKAYA *Deneme Mustafa UÇURUM *Görsel Yönetim Ferhat KALENDER *Redaksiyon: Yılmaz Türker Demirbaş *E-İleti yolcudergisi@gmail.com *Facebook: yolcumecmua & *Twitter:yolcudergisi *Seyyar Telefon: 0505 781 0 550 *Yönetim Yeri: Hançerli Mh. Abbasaða Sokak No.13 Samsun *Ankara Büro: Tuna Cd. Bulvar Pasajı No. 3/2 tel: 0 312 430 3 088 Kızılay *Basım Yeri: TDV Matbaacılık- 0 312 354 9 131 *Abone olmak için; 30 TL’yi 12840289 nolu posta çeki hesabına Abdullah Özdemir adına yatırıp, yolcuabone@hotmail.com adresine bilgi vermeniz yeterlidir. *Yayınlanan yazılardan okur da sorumludur. *Cezaevlerine ve garibanlara ücretsiz gönderilir. *İki ayda bir yayınlanan yerel süreli yayındır. *Kurumsal Fiyatı: 10 TL *Hediyesi 5 TL

81. YÜRÜYÜŞÜNDE YOLCU: “SESİM SANA UĞRADI MI?”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-81-kapak
BU SAYIDA:
*ömer idris akdin *mustafa yıldız *ibrahim kilik *mehmet aycı *kemal albayrak *hikmet kızıl *mustafa everdi *bülent sönmez *m. sultan cica *rıza kemal g. *mustafa uçurum *faik öcal *selçuk küpçük *aydın hız *ali korkmaz *banu özbek *ismail aykanat *r. hacı ahmet *enes can *betül gayretli *naman bakaç *n. atilla soykan *hamza çelenk *fatma serenli *ümit evran *serkan türk *a. hakan karataş *aziz savaş *mustafa ışık *davut güner

SEYİR DEFTERİ’Nİ ÖMER İDRİS AKDİN YAZDI:
“Bilinmeli ki, seyr-ü seferimiz kadimdir bizim. Henüz satın satır yudumlayarak okuyoruz zamanı, tarihi ve coğrafyayı. Genzimizin yakan bu alın yazısını yoldaş belleyişimiz bundandır. Unutmamalı ki Maveraunnehir kenarında atlarımızı sularken başladı her şey. Çin Seddi’ne sırtımızı dayayıp Laçin’e doğru gez, göz, arpaçık süzdük dünyayı. Otağlarımız rüzgarın şarkısını söylerken kadınlarımızın doğurduğu her çocuğa enlemi ve boylamıyla yeryüzünü armağan ettik. Adımlarınız salim olsun dedik, yürüyebildiğin, at sürebildiğin, görebildiğin her yer ateşinin yangınıyla ısınmalı. Gidin dedik, çiğneyin insanlığa kastetmiş her namerdin sofrasını. Onca yer çiğneyin sakın ha çiçek çiğnemeyin. Edebimize-endamımıza şan ve şeref katan ne varsa yüreğinin enginliğine yoldaş olduğumuz bir Peygamber’e kıldan ince kılıçtan keskin söz vermişliğimizdir.”
MECMUANIN ORTA YERİ’NDEARSLAN ÖZDEN İHSAN FAZLIOĞLU’NU KONUŞTURDU:
“Sürekliliğin nihâî yönü Tanrı’dır… Formüle ettiğim “Varlık’ın Korunum Yasası”na uygun olarak “var-olur ve var-ölürüz; ama yok olmayız.” Çünkü Tanrı’nın bir ismi olarak Hayy, Hayat’ı korur… Telâşa gerek yok, hepimizi öleceğiz; ancak yok-olmayacağız… Sadece böyle inanıyor değilim; böyle de düşünüyorum. Öyleyse “yanmaya” devam; sönünceye kadar değil; “söndürülünceye” kadar… Ya da derginizin adıyla dersek: Sürekli Yolcu olmak istiyorsak dâim yol-da olmalıyız; yol almalıyız; yol, istikâmeti olan bir yürüyüştür yani güzergâhı; yolcu, yol-da olan kişi değildir sadece; yol-ile olan, hatta yol-olan kişidir; çünkü ancak ve ancak yol-olan, yol-alır, yol-da kalır… Allah, istikâmeti muhkem yol-dan alıkoymasın; yol-dan çıkarmasın…”

SELÇUK KÜPÇÜK UMBERTO ECO’YU ARAŞTIRDI:
“Eco’nun bu kitabı özellikle “güzellik” kavramının tek merkezli ve Avrupa orijinli okuma biçimini yıkması bakımından önemlidir. Güzellik meselesinin kültürden kültüre, dinsel inanç alanlarından başka inanç biçimlerine kadar farklılık kazanmasının doğal olduğu tezine yaslanan bu kitabı ile Eco’nun aslında Batı merkezli ve hegemonik estetik anlayışına dair büyük bir eleştiri getirdiğini söyleyebiliriz. Güzellik meselesinde Rönesans ile asıl hegemonik kurgusunu inşa eden, mesela perspektif temelli bakış açısı üzerinden verili bir dil oluşturan Batı için Türk minyatürü sorunlu bir alan gibi algılanmaya müsait. Oysa kültürel farklılığı temel alan ve bunu olağan bir durum şeklinde algılayan yaklaşımdan hareket edildiğinde ise güzellik kavramının minyatürü de içine alarak genişleyebilen, genişletilebilen bir evren ortaya çıkardığı söylenebilir.”

AYDIN HIZ HERMAN HESSE’NİN BOZKIRKURDU ROMANI ÜZERİNDEN BOŞUNALIĞIN BİLİNCİNE DEĞİNDİ:
“Bir çok Batılı yazar gibi, Hermann Hesse de acı ve ıstırabı kutsayan, insan olmanın sorunsallığını çektiği elemlerle eşitleyen bir felsefeye sahiptir. Kendi deneyimlerinden ve iç sıkıntılarından beslediği romanında, biyografisinde de görüleceği gibi anlamını yitirmiş yaşamı, acı ve ıstırapla dindirmeyi amaçlar.”

BANU ÖZBEK ÇAĞAN IRMAK SİNEMASINI “DEDEMİN İNSANLARI” FİLMİ ÜZERİNDEN OKUDU:
“İçinde olduğumuz çağ/hayat bizi posalaştırıyor adeta. Sesine, kendine, hakikate yabancılaşarak bir ‘yığın’ ya da Baudrillard’ın deyimiyle ‘atık’ haline geliyoruz/getiriliyoruz. Biraz durup düşünmeye, biraz dilsizleşmeye, biraz anlamaya, çokça da merhamete ihtiyacımız var.”

NAMAN BAKAÇ 15 TEMMUZ’U BİR BAŞKA AÇIDAN ELE ALDI:
“Hayatın gerçekliğini kabullendiği için normal midir? Yoksa Abdurrahman hala “eski kafalı” olmaya devam mı etmelidir? Ya da daha şiirimsi bir soruyla bitirelim. Şair İsmet Özel Amentü şiirinde; “Polistir babam, Cumhuriyet’in bir kuludur” ile ailesine gönderme yaparken Abdurrahman ve dava arkadaşları: Yeni Türkiye’nin bir (Müslüman)kuluna mı dönüşmüşlerdi?”

AZİZ SAVAŞ, BİN BİR GECE MASALLARINA BAŞLANGIÇ YAPTI:
“Bir zamanlar sizler de bizler gibi çocuk idiniz ve deminden beri bana anlatmaya çalıştığınız o aydınlık, o berrak, o saf ve o bütün bir varlık âlemi ile ünsiyet kurabilen çocuk kalbi sizlerde de vardı? Ne oldu da onu yitirdiniz? Bu açgözlülük, bu ihtiras niçin?”

ŞİİRİYLE: *Mustafa Yıldız *İbrahim Kilik *Mehmet Aycı *Hikmet Kızıl *Bülent Sönmez *M. Sultan Cica *İsmail Aykanat *N. Atilla Soykan *Serkan Türk *A. Hakan Karataş *Davut Güner

ÖYKÜ VE DENEMELERİ İLE: *Ömer İdris Akdin *Mustafa Everdi *Kemal Albayrak *Rıza Kemal G. *Mustafa Uçurum *Faik Öcal *Ali Korkmaz *R. Hacı Ahmet *Enes Can *Betül Gayretli *Hamza Çelenk *Fatma Serenli *Ümit Evran *Mustafa Işık