YOLCU DERGİSİ 76. YÜRÜYÜŞÜ: “GÖKYÜZÜNE BAK!”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-sayi-75
YOLDAKİLER:
*ömer idris akdin *müştehir karakaya *mustafa yıldız *faik öcal *mir selim dağlı *ismail aykanat *şevket hüner *tayyip atmaca *banu özbek *rıza kemal g. *harun çelik *sümeyye çivici *ali korkmaz *yusuf bilal aydeniz *selçuk küpçük *ismail korkmaz *dursun ali sazkaya *aziz savaş *kamil yeşil *emsali karaduman *aydın uzkan *hamza çelenk *gülnu aşçı

ÖMER İDRİS AKDİN, ‘SEYİR DEFTERİ’NDE YAZDI:
“Özellikle kadim coğrafyada süregelen kaos, meydana gelen kitlesel ölümler, bu toprakların insanının yeni düzen için terbiye edilmesi anlamını taşımaktadır. Dolayısı ile Tanrı iradesinin tecellisi karşısında kim ya da hangi düşünce-inanç tavır almışsa yok edilmesi müstahak olarak görüldü. Küresel sistemin kurucu ortakları için, kendi kutsanmış dünyaları dışındakilerin başına gelen musibetler (savaşlar-hak ihlalleri-toplu katliamlar) insan hakları kapsamında değerlendirilmemektedir. Çünkü bu topluluklar istenen insani düzeye ulaşamamış mahlukattan sayılmaktadır. Yoksa yakın bilgi olarak Irak ve Suriye’de milyonlarca insanın öldürülmesinin, Paris’te öldürülen 12 dergi çalışanı karşısında neyi ifade ettiği görülmektedir. Küresel sistemin zihinsel arka planı hangi kodlarla çalışmaktadır, bunu bilmek gerekir.”

ALİ SERENLİ ‘SAYFANIN ORTA YERİ’NDE KONUŞTURDU: PROF. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK:
” Gelenekli olmanın yolu bugün bizimle özdeş hale gelen tarihselciliğe çıkar; gelenekçi olmanın yolları ise aslında bugün fiilî bir mezhepsizlik ya da binbir çeşit mezheplilik durumuna tekabül eden Ehl-i Sünnet müdaafiliğiyle birlikte kimi zaman Işidçiliğe, kimi zaman Buhârî hatimciliğine, kimi zaman “Allah ete kemiğe büründü, filan kişi olarak göründü” gibi mistik hezeyanları hakikat telakki etmek gibi marazi hallere çıkar. ”

EYYÜP AKYÜZ ‘KARŞI SORULAR’DA SORUŞTURDU:
“Aile, birinci dereceden deprem kuşağında bugün. Her gün büyük şiddetle sallanan bu çatının yıkılmaması için ne gibi tedbirler alınmalı?”
*kemal sayar, *mustafa ulusoy, *nuriye çeleğen, *zeynep delav, *fatih duman *ayten durmuş, *erol göka cevapladı.

ALİ VE İSMAİL KORKMAZ KARDEŞLER ‘MUHAFAZARLIK’ ÜZERİNE YAZDI:
“Bir zamanlar seküler kesim tarafından sosyal yaşam ve ekonomik sistemden dışlanmanın verdiği ezik günlere İslamcılar ve ezilen kitleler geri dönmek istememektedirler. Sistem değişmeyecekse bugünkü kazanımları kaybetmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Ezilen kesimler bu süreçte ekonomik ve sosyal kazanımlar üzerinden değerlendirme yaparak sonuca ulaşmaktadırlar. Rantın sıcaklığı, İslamcı kesimde İslam dinince yüklenen sorumluluk bilincinin önüne geçmiştir. Bu durum oldukça fazla üzüntü vericidir. İslamcı kanadın seküler sisteme alternatiflikle başlayan siyasal serüveni, muhafazakâr olmak gibi büyük bir yanlışa dönüşmüştür. Böylece İslami kültürün toplumsal yozlaşmayı önlemek için ortaya koymuş olduğu “dinin, aklın, nefsin, neslin ve malın muhafazası” arka plana itilmiş, muhafazakârlık boyut değiştirip sistemleştirilerek “kârın muhafazasına” dönüştürülmüştür. Ve ne yazık ki bu sefer gerçekten, “din elden gitmeye” başlamıştır…”

YOLCU DERGİSİ’NİN 76. SAYISI RASİM ÖZDENÖREN BEYEFENDİ’YE ARMAĞAN EDİLDİ.

YOLCU 75: “İNSANI SAVUNMAK İNSANA KARŞI”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

yolcu-sayi-75BU SAYIDA:
ŞİİR *mustafa yıldız *bülent sönmez *mehmet aycı *ayşe bağca ÖYKÜ *müştehir karakaya *cihangir islam akgül *ömer idris akdin *tayyip atmaca *mustafa oral *ibrahim arpacı DENEME *cemre bedir *faik öcal DÜŞÜNCE *ali korkmaz *şahin doğan *aziz savaş ARAŞTIRMA *selçuk küpçük *ferhat özbadem SİNEMA *bilal can *banu özbek SEYAHATNAME *harun çelik YERLİLER *ahmet şevki şakalar *bünyamin doğruer *aydın uzkan *ebubekir can KARŞI SORULAR *Eyyüp Akyüz sordu: “Ortadoğu Neyimiz Olur: Nuri Pakdil, Ersin Nazif Gürdoğan, Yağız Gönüler, Alper Gencer, Ali Ayçil, Ayşegül Genç, Ebubekir Kurban, Atakan Yavuz, Aydoğan Vatandaş, mb, Ahmet Edip başaran, Cemile Bayraktar, Güven adıgüzel , M. Varol Öztürk, Ahmet Usta, Mehmet Efe, Bülent Parlak, Ayşe Kara, Tayyip Atmaca, Ahmet Murat Konuştu.

ÖMER İDRİS AKDİN “SEYİR DEFTERİ”NE YAZDI:
“Yüzbinlerce Müslümanın kanının aktığı, binlerce tarihi ve kültürel mirasın yok edildiği bir süreçte bölge halklarının Batı’dan başka umudunun olmaması ne kadar vahim bir durumdur. Yol bulduklarında milyonlarca Müslümanın köle seviyesinde bir yaşam için Batıya kaçacakları bilinmekte. Şu tartışılmaz bir gerçek ki oryantalist aklın öngörüsü ile özellikle İslam halklarının zihnine çeşitli metotlarla kazınan, Batı’nın etkin ve belirleyici olma konumu bütün boyutları ile devam ediyor. Ve çok acıdır ki Kur’an ayetlerini popülizmin dibini bulmak için birbirlerine kılıç sallar gibi kullanan ve adına din-ilim vs adamı denilen sözde toplum önderi zevat ne bu durumun farkında ne de böyle bir bilince sahip.”

MECMUANIN ORTA YERİ’NDE BİLAL CAN, MUSTAFA ÖZEL’İ KONUŞTURDU:
” Dünya çapında bir siyasetbilimci olan Richard Falk’un Davutoğlu değerlendirmesi bu bakımdan dikkate şayandır: “Davutoğlu’nun uluslararası ilişkilerin yürütülmesinde kültür ve medeniyetin önemine dair derin kavrayışı beni sarstı. Makyavelli’den Kissenger’a uzanan Batı siyaset geleneği uluslararası ilişkilerde sadece güce vurgu yapagelmiştir. Davutoğlu da elbette realisttir ve gücün önemini biliyor. Fakat onu diğerlerinden ayıran husus, Batı-dışı düşüncenin çağdaş dünyanın meydan okumalarına karşı bir ülkenin politika oluşturmasında taşıdığı önemi vurgulamasıdır.”
YOLCU DERGİSİ’NİN 75. SAYISI NURİ PAKDİL BEYEFENDİ’YE ARMAĞAN EDİLDİ.

YOLCU 74: “BİZ KAYBETTİK, AŞK DA KAZANAMADI”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

YOLDAKİLER:
*ömer idris akdin *mehmet aycı *müştehir karakaya *bilal can *bülent sönmez
*ayşe bağca *suavi kemal yazgıç *ali korkmaz *şahin doğan *mustafa uçurum
*gökçer övünç *merve kuntoğlu *taha çağlaroğlu *rıza kemal g. *selva torun
*faik öcal *cihat albayrak *aziz savaş *selçuk küpçük *emrah utku gökçe
*ismail korkmaz *ferhat özbadem *eyyüp akyüz *ferhat kalender
*ibrahim arpacı *hamza çelenk *hikmet kızıl *ömer ertürk

ÖMER İDRİS AKDİN, SEYİR DEFTERİ’NDE YAZDI:
“Bugün İslam halkları hayata ve zamana karşı ilgisizliklerinin getirmiş olduğu travmayı yaşıyor. Yapay sınırlar ile bölündüler ve ellerine tutuşturulan bayrakları birbirlerine sallayarak güç devşirme peşindeler. Eğitim kurumları, dini müesseseleri, aydınları ve önderleri  kendileri için hazırlanmış mahfillerde, dünyaya nizam verenlerin belirlediği konseptin ötesinde bir şey üretemiyorlar.  Bu küresel çağda, enformasyonun her yeri ele geçirmeye çalıştığı, kitleleri tek düzeleştirdiği, gerekli olan bilginin belli merkezlerden belli dozlarda insanlığa aktarıldığı bir zaman aralığında yüz binlerce ilim adamı, aydını ve düşünürü olduğunu iddia eden İslam Dünyası’nın bir ağırlığı var mı? Dikkate alınır, üzerinde durulabilir bir alternatif oluşturabiliyorlar mı? Televizyon ekranlarında ya da sosyal medya kanallarını kullanarak popülizmin diplerinde dolaşan ve tebliğ ve irşat faaliyetleri yürüttüğünü zanneden zevatın insanlığın yaşadığı sorunlara verebileceği sahici bir cevabı bulunuyor mu?  ”
MECMUANIN ORTA YERİ: HÜSEYİN KAYA, TAYYİP ATMACA’YI KONUŞTURDU:
“Bana göre mazruf önemli, zarfın üstüne bakar geçeriz. Şiir hangi tarz da yazılırsa yazılsın şiir şiirdir. Şairin şiir yazması için de Yedi Askı şairlerinden günümüze kadar yazılan hem şiir coğrafyalarını bilmesi gerek, hem kendisini. Güzel şiir daha okumaya başlar başlamaz okurun yüreğine hitap etmeye başlar. Bir dergide, kitapta okuduğum şiir beni çarparsa ben de o anda dergiyi ya da kitabı masanın üstüne çarparım ve işte şiir bu derim.”
SELÇUK KÜPÇÜK, KAPANMIŞ DERGİLER ATLASI’NDA ‘LİKA DERGİSİ’ EDİTÖRÜ  CEVAT AKKANAT İLE HALLEŞTİ:
” Kelimenin tam anlamıyla, öyle bir dergiydi Likâ. O dönemde öyle bir yayın olur muydu? Oldu. Bakın şuraya, künyesindeki şu ifadeye bir bakın: “hazırlayanlar mı merak ediliyor?… işte onlar: solda sıfır olanlar, yani, etsiz butsuz insanlar: Halil İbrahim gümüş, ali ışıklarlarlı…” Yok böyle bir şey. Böyle birileri yok. Cevat Akkanat var, o da künyede değil. Üstelik o da bir 657 mensubu. Uzun bir süre böyle, etsiz butsuz iki dinamik ismin diriltici ruhları eşliğinde çıktı Likâ”
EYYÜK AKYÜZ, ‘KARŞI SORULAR’DA SAHİH CEVAPLAR ARAMAYA DEVAM ETTİ:
” Soğuk savaş dönemini tükettik. İdeolojiler ve Ulus devletler tarih sahnesine çekiliyor. Küresel düzen de denilen ‘Yeni Emperyalizm’ sisteminde ‘fareli köyün kavalcısı mı’ yoksa ‘kadim coğrafyanın çobanı’ mı olacağız?”
ALİ KORKMAZ, “AYDININ OTOPSİ RAPORU”NU HAZIRLADI:
” Bir zamanlar bir avuç olup sesi cılız çıkan ve dikkate alınmayan İslamcı kanat, bu aşamadan sonra dışa açılma süreci yaşamış ve her geçen gün gelişerek dikkat çekici boyuta ulaşmıştır. Ancak Mekke döneminde peygamberimizin kırk kişi oluncaya kadar samimi bireylerden oluşan topluluğunun, dışa açılma süreciyle nicelik olarak artmasına karşılık nitelik kaybına uğradığı gibi bir süreç yaşanmaya başlamıştır. İslamcı kanadın sayısal olarak artmasına paralel olarak aydın ve taban kesiminde, sünnetullaha uygun bir bozulma süreci de başlamıştır!”
FERHAT KALENDER GEZİ KALKIŞMASININ NEDENİNİ SORGULADI:
” Gerçekten de gösterdiği performansla Cumhuriyet tarihinde halkını pek çok ilkle tanıştıran, yıllarca değerleri aşağılanan ve ikinci sınıflığa reva görülen  toplumun üzerinden ölü toprağını kaldıran bir iktidarın karşılaştığı bu durum ne anlam ifade ediyordu? Yönettiği kentlere milyonlarca yeni ağaç kazandırmış olmanın gururu,  bir parkı yeniden düzenleyerek belki de daha fazla yeşil alan kazandırmak için yapılan bir proje etrafında kopartılan fırtınanın içerisinde eritilebildi.  Bu nasıl oldu?”

YOLCU’NUN 73. YÜRÜYÜŞÜ : “LÂ HAVLE”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »

Yoldakiler:

*ömer idris akdin *mehmet aycı *müştehir karakaya *kadir bekar *aziz savaş*mustafa uçurum *merve yüksel *bilal can *tayyip atmaca *nihat ilhan *faik öcal

*gülnaz eliaçık *rıza kemal g. *nur dinçkan *şahin doğan *aydın hız *ali kormaz

*banu özbek *ferhat özbadem *ismail korkmaz *hikmet kızıl *seyfullah yaşar *yasin yarar

Ömer İdris AKDİN, Seyir Defteri’nde yazdı:

“Yakın zamanlarda ülkemizde gelişen olaylara yakından bakıldığında küresel çarpılmışlığın toplumumuzun her katmanını hızlı bir biçimde ele geçirdiğini gözlemliyoruz. Mutlak itaat kültürüyle organize olan dini yapılar hızlı bir biçimde dünyevileşerek, kendilerine sunulan seküler alanlara intibak etme yarışındalar. Dünya üzerindeki dini ve felsefi anlayışların uzun süreden beri dönüştürülerek ve içi boşaltılarak teslim alındığı ve mevcut düzen için kullanışlı hale getirildiği bir zaman diliminde, İslam’ın sürekli kendini duru ve diri tutan iklimi karartılmaya ve anlamsızlaştırılmaya çalışılıyor. Her türlü İslami teklif, simge ve öngörünün yoğun propagandanın etkisi altında kirletilmeye ve devre dışı kılınmaya azmedildiği bir süreçten geçiyoruz. Büyük topluluklara yön veren ve sivil olması gereken yapılar kendileri için aralanan iktidar kapısından sızabilmek için her türlü insani ve İslami ilkeyi göz ardı edebiliyor.”

Aziz Savaş, “Küresel Bir Proje Olarak Gülen Hareketi” ne değindi:

“Gülen Hareketi’nin” diğer bir farklılığı da, asıl bu yazının konusu olan ve bugün Cemaat-Siyaset çatışmasında kendisini bir çok eleştiri ve tartışmaya muhatap bırakan yapılanma biçimi, hareket tarzı, kullandıkları estrümanlar ve semboller, metodu ve hedefleridir.Evet, burada Fethullah Gülen’in, diğer geleneksel cemaat yapılarında görmediğimiz, dışarıdan bakıldığında klasik “cemaat” tanımlamasına uygun bir görünüm arz etse de, daha yakından incelendiğinde, bu tanımlamanın ötesinde, daha derin ilişkiler ağının ve siyasi hedeflerinin olduğu, yeni ve modern estrümanları kullanarak daha girift bir yapıyı var ettiği söylenebilir. Yayıncı ve yazar Metin Karabaşoğlu’nun, Bediüzzaman Said-i Nursî ile Fethullah Gülen’i karşılaştırırken yaptığı şu tanımlama, aslında “Gülen Hareketi” hakkında anlatılacak hikayenin özetidir:” Bediüzzaman, vizyon sahibiydi; Fethullah Gülen ise proje sahibi. Projesini gerçekleştirmek için her yolu mübah görür”.

“Mecmuanın Orta Yerinde” Bilal CAN, Prof. Dr. Hüsamettin İNAÇ’ı konuşturdu:

“Türkiye hem emperyal (çokkültürlü imparatorluk tahayyül ve tasavvuruna dayanan) bir maziye sahip olması ve hem de göçlerle gelen vatandaşlarımızın bu ülkelerdeki insanlarla akraba olmaları nedeniyle bile bu bölgelerdeki siyasi, sosyal ve ekonomik değişim ve dönüşümlere duyarsız kalamamaktadır.”

Eyyüp AKYÜZ “Karşı Sorular” da Muhataplarına Sordu:

“Yaşadığımız dünyanın kodlarını barındırdığına inandığınız kaç sinema filmi seyrettiniz? Bu filmlerin isimleri nelerdir? Ve sizi etkileyen en önemli sahne?”

YOLCU’NUN 72. YÜRÜYÜŞÜ: gelecek için özgürlük “LAiLAHEiLLALLAH”

Bu sayımızda by Yolcu Dergisi yorum yok »


Yoldakiler:
*ferhat kalender *mehmet aycı *mustafa yıldız * kadir bekar *mustafa öner *bilal can
*ismail aykanat *cemile bayraktar *lütfi bergen *selçuk küpçük *faik öcal *tayyip atmaca
*ibrahim arpacı *elifnur akdin *şahin doğan *selami ay *m. fatih kutan *rıza kemal g.
*mehmet kaya *ebubekir can *ismail korkmaz *banu özbek*ferhat özbadem *ali korkmaz
*a. vahap dağkılıç *ahmet şevki şakalar *alaattin keykubat *ümran yaka *bülent akyürek

Ferhat Kalender SEYİR DEFTERİ’nde yazdı:
“Modernitenin yalnızlaştırdığı insanı, ulus devlet kodlarını kullanarak önemsizleştirmek ya da geniş halk yığınlarını oy depoları olarak telakki etmek ve bunu yaparken de muhafazakar bir dil kullanmak yapılan yanlışların vahametini göstermektedir. Olaylara karışan insanları uluslararası bir komplonun bir parçası görme hali -velev ki doğru olsun ki her uluslararası odak böyle bir toplumsal olayı kullanmak ve yönlendirmek isteyebilir- bu ülke insanının, yaşam alanlarına yönelik her tür tasarrufta dikkate alınması, geneli ya da bireyi ilgilendiren sorunların diyalogla aşılması gibi birlikte yaşama öngörülerini karartan bir yaklaşımdır. Bütün bunları söylerken birilerinin hırsızın hiç mi suçu yok kabilinden serzenişlerini duyar gibiyiz. Üzgünüz ki yok. On iki yıllık iktidar sürecinde eğitim sistemini elinde tutan bir siyasi iradenin, eğittiği ve öğrettiği bir gençlik gerçekten kalbi muhatabını arıyor. ”

*Mecmuanın Orta Yeri’nde Bilal Can ve Elif Nur Akdin ALEV ERKİLET’i konuşturdu:
“Kapitalist dünya-sistem sadece Müslümanların değil küresel ölçekte tüm insanların, hayvanların ve bitkilerin kısacası beşeri ve ekolojik sistemin zararına olacak şekilde büyümektedir. Bu açıdan bakıldığında sorunu sadece Müslümanların ya da kadınların özgürleşmesi olarak görmek bana pek doğru gelmiyor. Bugünkü muhafazakâr yaklaşımlar, konuyu bir sistem meselesi olarak değil, sisteme kimin hükmedeceği meselesi olarak algıladıkları için, tartışmalar yaşam tarzı ile ilgili detaylardan öteye geçmiyor. Geçmişte kendilerine belirli bir yaşam tarzının dayatılmasından rahatsızlık duyanlar, bugün kendi doğrularını başkalarına yine bir “yaşam tarzı olarak” telkin etmenin kolaycılığından vazgeçmek ve gerçekten iyi tanımlanmış bir üçüncü yol olarak İslam’ın dünyaya neler verebileceği üzerine düşünmek durumundadırlar. ”

*Eyyüp Akyüz KARŞI SORULAR’da muhataplarına sordu:
“Zamanın ruhunu anlayabilmek için ivedilikle okunması gereken 5 kitap ve bu beş kitabın içinde sizin beğendiğiniz afili bir paragraf?”